Haberler/...
Geochange Raporu: "Yıkıcı Depremlerin 2017-2025 Yılları Arasında Olma İhtimali Maksimum!"
Küresel Deprem Tahmin Ağı(İngiltere) başkanı ve GEOCHANGE Uluslararası Komitesi(Almanya) yöneticisi Prof Elchin Khalilov, 2026 yılına kadar sismik aktivite tahminlerini başkanı olduğu organizasyonlar adına açıkladı.
Sayın Khalilov, gelecek yılları şiddetli depremler açısından değerlendirecek olursak bizleri neler bekliyor?
Öncelikle önceki periyotlarda neler olduğu hakkında kısa bir analiz yapmak isterim. Sonrasında gelecek ile öngörülerle devam ederiz. Dünya sismik aktiviteleri ile ilgili orta vadeli tahminler GEOCHANGE Uluslararası Komitesinde ilk defa rapor halinde sunuldu. Rapor dünyada büyük yankı buldu. Birleşmiş Milletler, Avrupa Komisyonu gibi kuruluşlara ve bir çok devlet başkanlarına gönderildi.
GEOCHANGE raporunda neler söylendi?
Şu gösterildi ki; 1998'den bu yana bütün doğal felaketlerde tedricen artış gözlemlendi, dahası bu felaketler karakter değiştirdi ve katlanarak artmaya başladı. Bu sürece, yerkürenin iç enerji salınımı ve gezegenimizi çevreleyen dış uzayda ciddi değişimler eşlik etti. Özelde, bu manyetosfer ile ilgilidir.
Yani, daha önce yılda 10 km hızla salınım yapan Dünya'nın Kuzey Manyetik Kutbu, Batı Sibirya yönünde yılda 70-80 km'ye ulaşan müthiş bir hızla hareket etmeye başladı. Dahası, ATROPATENA, Endonezya, Pakistan, Azerbaycan, Ukrayna ve Türkiye'ye yerleştirildi ve Dünya'nın çekirdeğindeki yerçekimi alanındaki güçlü anomaliler kaydedildi. Bu anomaliler çekirdekten devasa enerji salınımına işaret ediyor olabilir. Yerküredeki sismik ve volkanik aktivitelerde görülen dramatik artışların ana nedeni de bu anomaliler olabilir. Tsunamiler, tornadolar, fırtına ve kasırgalar, obruklar, seller, toprak kaymaları ve diğer tüm doğal felaketler.
Alışılagelmedik düşük frekansta belirlenen, atmosferin üst katmanlarından gelen sesler tüm Dünya'da kaydedildi. GNFE'de yapılan çalışmalarda bu seslerin nedeni iyonosferin yerçekimsel dalgalara maruz kalması olarak gösterildi. Bu yerçekimi dalgaları güçlü solar patlamaların ve güneş rüzgarlarının etkisi ile ya da güçlü depremler ve volkanik patlamalardan sonra görülüyor.
Gezegenimizin bu alışılagelmedik davranışlarının sebebi nedir?
1998-2012 periyodunda doğal felaketlerin kahir ekseriyetinin zirve yaptığını gördük. Sonrasında, genel yer dinamikleri, atmosferik solar aktivite düşüş gösterdi; ki bu durum küresel döngüsel doğal süreçler teorisiyle örtüşmektedir. Aslında bu duruma gezegenimizin normali denmelidir. İnsanlar doğal felaketleri hızla unutur, günlük problemlerine geri dönerler ta ki felaket kendini tekrar gösterene kadar. Bu arada belirtmeliyim ki bütün doğal süreçler, özelde yer dinamikleri ile ilgili olanlar birbirleri ile bağlantılıdır ve her birine farklı kozmik faktörler etki eder.
Mamafih, şu anda Dünya'nın sismik aktivitesi en minimum durumda, güçlü depremlerin sayısında dramatik düşüş yaşandı. Yaşadığımız bu minimum ve görece uzun süren sismik uyuşukluk, açığa çıkması gereken devasa tektonik enerji birikimine işaret eder. Gizli döngüleri tespit etmek için matematiksel cihazlar kullanıyoruz, spektral analizler ve diğer metotlar ile 2026'ya kadar tahminlerde bulunmaya çalıştık.
GERİLMİŞ YAY ETKİSİ
Döngüsellik ile orta ve uzun vadeli sismik aktiviteler nasıl öngörülebilir?
Araştırma verilerinin üzerine oturduğu sofistike matematiksel cihaz mevcut. Öncelikle, analizlerin metotları matematiksel istatistikte kullanıldı, özelde, gizli döngüselliğin lineer dönüşümlerle, trend analizleri ve spektral analizler ile tanımlanması ve dahası. Döngüsel sismik aktiviteyi ve volkanik aktivitelerin analizinde kullandığımız gelişmiş özel bir metot mevcut.
Bu metotlar "Yer dinamikleri süreçleri döngüselliği: muhtemel tabiatı" isimli temel makalede açıklanmıştır. Orta ve uzun dönemli tahminlerde temel aldığımız prensiplerin en önemlilerini açıklamak isterim. Öncelikle, "enerji korunumu prensibini" anlamak gerekir.
Herhangi bir sürecin döngüselliği, enerjinin düzensiz şekilde ve periyodik titreşimler halinde tekrar dağılmasıdır. Bu sırada salınan enerjinin toplamda ortalama akışı sabit kalır. Yani, eğer salınan sismik enerjinin yoğun titreşimini geniş bir şekilde hissedersek bunun akabinde enerji dip minimum olarak görülür. Bu model yerkürenin jeolojik tarihi boyunca gözlemlenmiştir. Aynı zamanda, dip minimum olan ve uyuşuk olan sismik aktivitenin uzun süresi, daha sonrasında gelecek olan döngüdeki sismik aktivitenin daha şiddetli olacağının işaretidir.
Bu durumu gerilmiş bir yaya benzetebiliriz. Kemankeş yayı ne kadar gererse, yayın gerginliğinde enerji birikimi o kadar fazla olur. Doğal olarak, ok serbest bırakıldığında daha fazla kinetik enerji salınmış olur. Yaklaşık olarak aynı durum sismik enerji birikimi ve salınımı ile ilgili süreçler için de geçerlidir.
Bu durum grafikte gösterilen özel durum ile gösterilmiştir. 8 ve yukarı şiddetteki sismik aktivitelerin grafiği. Görselde tahmin edilen son 4 sismik döngü gösterilmiştir. 2014-2015 yıllarında bu aktivite minimum yapmaktadır.
Bu prensiplere dayanarak söyleyebiliriz ki, önümüzdeki dönemde yoğun bir sismik aktivite döngüsüne giriyoruz ve yıkıcı depremlerin 2017-2025 yılları arasında olma ihtimali maksimumdur.
Yıkıcı ve güçlü depremlerin nerelerde olabileceği sismologlar tarafından iyi bilinmektedir. İlk etapta "Pasifik Ateş Çemberi" en riskli bölgedir. Dünya'daki depremlerin %90'ı ve en güçlü depremlerin %80'i bu bölgede olur.
İkinci güçlü bölge ise "Alp-Himalaya Bandı"dır. Dünya'daki güçlü depremlerin %17'si burada olur. Bu hat Java ve Sumatra'dan başlayarak, Himalayalardan geçer ve Akdeniz'den Atlantik'e dek uzanır. Üçüncü en tehlikeli bölge ise orta Atlantik sırtıdır.
Güncelleme: 21/12/2017
Kaynak: "Elchin Khalilov: FORECAST OF SEISMIC ACTIVITY TILL 2026", seismonet.com, çev. Furkan Demirpehlivan, yaklasansaat.com, 03/12/2015 |