yaklaşan saat
kuranda islam, kuran ışığında araştırmalar


 



2012: Felaketler Dönemi

Küresel Deprem Tahmin Ağı(GNFE- Londra) ve Küresel Jeolojik ve Çevresel Değişimleri Uluslararası Komitesi(GEOCHANGE, Münih) başkanı ünlü bilim adamı jeofizikçi Profesör Elchin Khalilov'un "Geopolitics" dergisine verdiği özel bir röportaj, Dünya insanlığına bir uyarı niteliğindedir:

"Soru: Sayın Khalilov, geçen 2011 yılını doğal felaketler açısından nasıl yorumluyorsunuz?
Cevap: Maalesef 2010 ve 2011 yılları, Haziran 2010'da GEOCHANGE komitesinin hazırladığı raporda daha önceden de tahmin edildiği üzere, jeolojik ve atmosferik felaketlerle dolu yıllar olarak geçtiler.

Tek bir örnek vermek gerekirse, korkunç büyüklükte 8.9 şiddetinde bir deprem ve tsunami 11 Mart 2011 günü Japonya'yı vurdu. Bu olay büyük çapta gerçekleşen doğal felaketlerin sonuçlarının ülkeler ve bireyler için ne kadar ölümcül olabileceğini gösteriyor. Bu felaket, yaklaşık 20.000 insanın canını aldı. Uzmanlara göre, 220 milyar dolardan fazla hasar meydana geldi. Ülke ekonomisinin uğradığı toplam kayıp ise daha da fazla.

Felaketin doğaya verdiği zarara gelince, hayvan ve bitki türleri üzerindeki etkisinin objektif olarak tahmin edilemeyecek boyutlarda olduğu ortaya çıktı. Bu doğal felaket, bütün bölgeyi geri dönüşü olmayan bir sürece sürüklerken; Japonya'nın ekonomik gelişimini de tehlikeye attı. Ayrıca bir kez daha gösterdi ki; tek bir ülke, Japonya gibi teknolojik olarak ne kadar ilerlemiş olsa da, uluslararası yardımlar olmadan böylesine büyük çapta bir felaketle karşı koyabilecek güce sahip değil.
Ayrıca şu da çok açık ki, daha az gelişmiş ülkelerdeki böyle felaketlerin olumsuz sonuçları kıyası kabil olmayacak şekilde daha büyük ve ölüm sayıları yüz binlere kadar ulaşabiliyor. Bunun en can alıcı misali de 12 Ocak 2010’daki 7 büyüklüğündeki Haiti depremi. Bu felakette 222.000'den fazla insan ölmüştü.
Doğal felaketlerin sayısının ve enerjilerinin değişimini tespit etmekteki en hassas göstergelerden biri de felaketlerin neden oldukları ekonomik zararlar. Açıklamak gerekirse, Ocak 2009 ve Aralık 2011 arasındaki süreçte Birleşmiş Milletler verilerinden yararlanarak dünya finans sistemlerinin uğradığı zarara işaret etmek isterim:

2009 yılında doğal felaketlerin dünya ekonomilerine verdiği zarar 63 milyar dolar, 2010'da 243 milyar dolar ve 2011'de de 366 milyar dolardı. Yani, felaketlerin ekonomilere verdiği zarar yıldan yıla büyüyor. Bu rakamlar sadece yıkılan binalar, bozulan altyapılar, yollar ve insanların gördüğü zarar gibi doğrudan etkileri içeriyor. Birçok fabrika ve işyerlerinin kapatılması, üretim tesislerinin tahrip olması, çevresel zararlar, işsizlik oranındaki olumsuz değişme, sosyal sorunlar vs. dahil olmak üzere toplam kayıplara gelince felaketlerin neden olduğu ekonomik zararın rakamları daha da yüksektir.

Toplamda 2011 yılında, 206 milyon insan 302 kayıtlı doğal felaketten etkilendi. Yaklaşık 106 milyon insan sellerden, 60 milyon insan kuraklıktan(Çin ve Somali yarımadasında) ve 34 milyon kişi fırtınalardan zarar gördü. 6 milyon insan ise çeşitli felaketlerden etkilendi.

Soru: "Sayın Khalilov, geçen yıllar doğal felaketlerle doluydu. Size göre bu en kötüsü müydü yoksa insanoğlunun başına en kötüsü henüz gelmedi mi?"
Cevap: Samimiyetsiz olmak ve iyi haber vererek insanları aldatmak istemem. Medeniyetimiz için en kötüsü henüz geliyor ve bunlarla karşılaştırıldığında kıyas edilemez büyüklükteki felaketleri insanlık zaten yaşamıştır. Ancak, acı bir gerçek, tatlı bir yalandan daha iyidir.

Soru: 2012'nin gelişi birçok kişi tarafından endişe ile bekleniyordu. Bu insanlar ne ölçüde haklılar?
Cevap: Bütün dünyadaki insanların endişelerini anlamak mümkün. Çünkü insanlık 2012 ile birlikte olağandışı yüksek boyutlarda hem iklimsel hem de jeolojik doğal felaketler dalgasına ve küresel politik ve ekonomik istikrarsızlığa girmiş bulunyor. Bu faktörler insanları rahatsız ediyor. Eğer derinlemesine bir bilimsel analiz yapılmazsa, bu durum "Dünya'nın sonu yaklaşıyor" kanaatine eşlik edecek ve büyük bir karışıklığa ve depresyona yol açacak.

Ekonomik ve politik sorunlar hakkında yorum yapmadan, doğal faktörlerin üzerinde durmak istiyorum. Şöyle ki, doğal felaketlerin olumsuz sonuçları, insan aktivitelerininki ile kıyaslanamayacak kadar büyük olabilir. BM Uluslararası Afet Risk Azaltma Stratejileri Başkanı Margareta Wahlström da 18 Ocak 2012'de Cenova'da basın konferansında konuyu şöyle açıklamıştı:

"Büyük Doğu Japon Depremi ve ona eşlik eden tsunami bizim için bir hatırlatmadır ki; tarihten çıkarılması gereken dersleri görmezden gelerek felaketlerle başa çıkamayız. Birçok büyük şehir sismik bölgelerde bulunmaktadır ve son sismik aktivitelerinin üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen ciddiyetle deprem ihtimalleri üzerinde durulması gerekmektedir. Eğer biz en kötüsü için hazırlanmazsak, dünya çapında birçok deprem bölgesi için tarihin en büyük kayıplarını görmek kaderimiz olacak." Yeterince samimi, değil mi?

Yani BM, GEOCHANGE komitesi, birçok bilimsel ve uluslararası organizasyonlar doğal felaketlerin giderek daha da büyüyen bir tehdit olduğunu itiraf etmektedirler. Ama ne değişti? İnsanlar internet üzerinde olaylar hakkında değişik bilgilere ulaşmaya çalışıyorlar ve herkes kendi kararını kendisi veriyor. İşte sorun da buradan kaynaklanıyor. Örneğin Maya takvimi ile ilgili yorumlar gibi. Birçokları bunun uygarlığımızın sonu olduğunu söylüyor.

Bu minvalde, bilim adamları insanların bu tarz görüşlerini destekleyecek açıklamalar yapmaktan kaçınmaya çalışıyorlar. İşte bu "devekuşu hareketi"dir. Yani, sorunlardan kaçmak için kafalarını kumun altına gömüyorlar ve bu da birçok yanlış söylentiye mahal veriyor. Bu ciddi bilim adamları için psikolojik ölçütün bir türü: meslektaşlarının gözünde eksantrik ve ehemmiyetsiz olma korkusu. Ben problemlere böyle yaklaşmaya karşıyım. İnsanları rahatsız eden olaylar karşısında bilim adamlarının bunları değerlendirmeyi reddetmesi normal bir reaksiyon değil. Her türlü şartta, bilim adamları rahatsız edici gerçeği düşünmek ve sağlam dayanaklı fikirlere ulaşmak zorundadırlar.

Şimdi neler olduğunu görelim. Doğal felaketlerin sayılarında ve enerjilerindeki hızlanan artışa, tehlikeli bir şekilde yaklaşan, birçok uzman tarafından birinciye kıyasla çok daha derin bir tehlike olarak görülen, ikinci bir küresel krize eşlik ediyor. Bu arka plana karşın, kanlı devrimler ve sivil savaşlar devam ediyor. Birçok Arap ülkesinde rejimler değişiyor, ve en korkuncu da İran çevresindeki olayların olası gelişimi dünyayı korkutuyor. Tüm bu insanların kaderi hakkında, sadece kendileri için değil aynı zamanda bütün insanlık için de ciddi ciddi düşünmeye çağırıyorum.

Röportajın tamamını "2012: FELAKETLER DÖNEMİ" başlıklı yazımızdan okuyabilirsiniz. 

Güncelleme: 09/04/2012
Kaynak
: "2012: Era of Catastrophes", geochangemag.com, çev. Furkan Demirpehlivan, yaklasansaat.com, 28/03/2012.


ys@yaklasansaat.com

ana sayfa| evren| gezegenler| dünyamiz| dinler| eski kavimler| cin-şeytanlar| haberler| yorum-analiz| seslendirmeler| videolar| site haritası| iletişim| forum| ys kitapları

Bu sitedeki yazı, resim ve dökümanlar, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Yaklaşan Saat'in resmi twitter adresi aşağıdadır. Bu hesabın dışındaki diğer hesaplarla Yaklaşan Saat'in bir ilgisi yoktur: @yaklasansaat