ABD'de Temel Kural: ''İsrail Yanlısı Değilsen Kaybedersin''
 |
İsmihan Yılmaz ve Helen Thomas |
Beyaz Saray temsilciliği görevini en uzun süre yapan meşhur gazeteci Helen Thomas(*), ABD İsrail lobisinin baskısıyla işinden atılmıştı. İsmihan Yılmaz'ın, Helen Thomas'la yaptığı röpörtajın bir özeti aşağıda verilmiştir.
GAZETECİLİK CESARET GEREKTİRMEMELİ
Soru: Bayan Thomas, altmış yılı aşkın bir süredir gazetecilik yapıyorsunuz ve bu sürenin 50 yıldan fazlası Beyaz Saray muhabirliği ile geçti. Bu süre içinde başkanlara ve Beyaz Saray sözcülerine sorduğunuz sorular nedeniyle gelmiş geçmiş en açık sözlü ve cesur gazeteci olarak nitelendirildiniz. Beyaz Saray'da soru sormak gerçekten cesaret isteyen bir iş midir?
Cevap: Kimsenin sormaya cesaret edemediği soruları sorduğum için en cesur gazeteci olarak adlandırılmayı aslında yadırgıyorum. Çünkü, gazetecinin görevi gerçeği ortaya çıkarmak için soru sormaktır ve bunun için ekstra cesur olması gerekmez; sadece mesleğine ve kendine saygı duyuyor olması gerekir. Ama ne yazık ki, mesela Irak'ı neden işgal ettiğimiz konusunda benden başka hiç bir Beyaz saray muhabiri soru sormadı. Bence bu şok edici bir durum. Bütün bir ülkenin ve Ortadoğu'nun kaderini değiştiren bir girişim hakkında orada tam da Amerikan halkının doğruyu öğrenmesi için oturan gazeteci "niye?" diye soramıyor Başkan'a...
Soru: Peki Bush'un Irak'ı işgal etmek için meşru bir gerekçesi olmadığını itiraf etmesi için niye bu kadar ısrar ettiniz? Gerçeği söylemesini ummadığınız halde niye ısrarla aynı soruyu sordunuz?
Cevap: Gerçeği söylemekten nasıl kaçtığını teşhir etmek istedim Amerikan halkına. Amerikan halkı kandırılmayı hak etmiyor, savaşın faturasını onlar ödüyor çünkü. Binlerce insanın hayatına mal oldu bu işgal, hesabının verilmesi gerekir.
Soru: Jimmy Carter hakkında konuşabilir miyiz biraz? İnsan olarak nasıl biriydi? Filistinlilerin yanında saf tutmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap: Oldukça onurlu biriydi. Filistinliler'in haklarını en açıkça ve en tutarlı biçimde savunan tek başkan o oldu şimdiye kadar. Sırf bu yüzden senelerce Nobel ödülü alması engellendi ama nihayet 2003'te alabildi. Filistinliler'in yanında yer aldı, çünkü Gazze'de, Batı Şeria'da Filistinliler'in neler çektiklerini, İsrail'in uyguladığı vahşeti kendi gözleriyle gördü ve vicdanlı bir insan olarak kayıtsız kalamadı.
AMERİKAN BAŞKANLARI HEP İSRAİL'DEN ÇEKİNDİLER
Soru: Diğer başkanlar aynı şeyleri görmediler mi? Onlar niye aynı tepkiyi göstermediler?
Cevap: Tabii ki gördüler, ama korkak oldukları için, İsrail'in karşısında durmaya cesaret edemedikleri için hiç bir şey yapmadılar. Şu anda mesela, İsrail yeni yerleşim bölgelerine 2 bin yeni ev inşa etmeye başladı. ABD yönetiminin tepkisi "hayal kırıklığına uğradık" demekten öteye gidemiyor. Ne demek hayal kırıklığı? Dalga mı geçiyorsunuz? Hayal kırıklığına uğrayacağınıza İsrail'e verdiğiniz parayı, silahı bütün desteği durdurun! BM İsrail'i her kınamaya kalktığında veto etmeyi kesin artık!
İSRAİL LOBİSİ KONGRE ÜYELERİNİ SATIN ALIYOR
Soru: Peki niye İsrail'e hayır diyemiyorlar sizce?
Cevap: Çünkü İsrail, ABD'de çok güçlü. Kongre üyelerinin yarısından fazlasına kelimenin doğrudan anlamıyla sahipler. Ağzını açabilecek herkesin ağzına tıkıyorlar parayı, istediklerini satın alabiliyorlar. Amerikan siyasetinde para her şey çünkü. Bu geçtiğimiz ara seçimlerde toplam 40 milyar dolar harcandı, bu paranın çoğunu İsrail lobisi harcadı. Dolayısıyla, hali hazırdaki Kongre üyelerinin çoğunun sahibi İsrail lobisidir, parayı bastırıp satın aldılar.
Soru: Başkan Obama'nın bu anlamda farklı olacağını umuyor muydunuz? Çünkü adaylığı döneminde farklı bir başkan olacağı yönünde bir izlenim oluşturmuştu.
Cevap: Tabii ki umdum ama büyük bir hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim. İş Orta Doğu sorununa gelince hiç cesareti yok Obama'nın. Ama hala yine de ikinci bir kez seçilmesini isterim, her durumda Cumhuriyetçiler'e tercih ederim.
Soru: Peki, Obama niye bu kadar cesaretsiz sizce? Başlangıçtaki karalılığını niye kaybetti?
Cevap: Amerikan siyasetinin nasıl işlediğini görünce değişti tabii. Etrafındaki İsrail destekçisi duvarı görünce geri adım attı.
Soru: Kimler oluşturuyor bu duvarı mesela? İsim sayabilir misiniz?
Cevap: Rahm Emanuel, David Axelroad ve Dışişleri Bakanlığı'ndaki bazı üst düzey görevliler. Rahm Emanuel, Chicago Belediye Başkanı oldu ama etkisi devam edecek. Ben Obama'nın İsrail'in haklı olduğunu düşündüğüne inanmıyorum, Filistinliler'in neler çektiğini tabii ki o da görüyor, ama bir şey yapamıyor. Bütün bu kişiler Obama'ya İsrail-Filistin konusunda tarafsız davransa bile seçimi kaybedeceğini, dolayısıyla İsrail yanında yer alması gerektiğini dayattılar. Temel kural şu: İsrail destekçisi değilsen kaybedersin.
Soru: Peki bu bütün ABD başkanları için geçerli bir kural mıdır? Bir gün başkanlardan biri çıkıp "İsrail işgal ettiği topraklardan çekilsin, para ve silah da yok artık" derse ne olur?
Cevap: Amerikan halkının büyük bir çoğunluğu ayakta alkışlar bu başkanı! Ama Yahudi propaganda makinesi süratle işlemeye başlar ve en kısa zamanda bir yolu bulunup alaşağı edilir bu başkan.
AMERİKA'DA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOK
Soru: Buradan isterseniz ABD'deki basın özgürlüğünü nasıl değerlendirdiğinize geçelim. Nasıl görüyorsunuz genel durumu?
Cevap: Basın özgürlüğünden daha önemlisi düşünce ve ifade özgürlüğü bence. Amerika'da ifade özgürlüğü yok bir kere. Ben "İsrail Filistin'den defolup gitsin" dediğimde herkes birden üstüme geldi. Derhal anti- Semitist olarak damgalandım. Ben beni anti-Semitist olarak damgalayanlardan daha Semitistim oysa. Çünkü ben Arap kökenliyim, Araplar da Sami ırkından gelir Yahudiler gibi. Ama beni eleştirenlerin kendileri Semitist değiller, çünkü Yahudilerin çoğu Avrupalıdır aslında. Rusya'dan Avrupa' ya göçen Yahudilerdir. Aşkenaziler yani.
Benim başıma gelenlerle de iyice anlaşıldı ki, İsrail'i negatif bir cümle içinde anarsanız, işinizden olursunuz, izole edilirsiniz. Bu da diğer gazetecilere bir nevi ders olmuş oldu. Bundan sonra böyle bir şeye niyetlenecek varsa hadlerini bilsinler diye.
İSRAİL ABD MEDYASININ KUTSAL İNEĞİ
Soru: İsrail bir anlamda Amerikan medyasının "kutsal ineği" oldu yani.
Cevap: Kesinlikle. Şu iyice anlaşıldı ki bu ülkede gazetecilik veya siyaset yapıyorsanız İsrail'i eleştirdikten sonra işinize devam edemezsiniz. En son örneklerinden biri CNN'de Octavia Nasr'in başına gelenler oldu. Hizbullah lideri ile ilgili sözleri dolayısıyla işinden oldu, bitirdiler kadını, gazetecilik kariyerini mahvettiler. Artık bütün gazeteciler İsrail konusunda eskiden olduğundan daha fazla dikkatli olmak zorunda hissedecekler kendilerini.
Soru: Eskiden de böyle değil miydi? İsrail konusunda eskiden de bir oto-sansür yok muydu?
Cevap: Vardı tabii, ama İsrail lobisinin medyadaki hakimiyetine paralel olarak etkisi giderek artıyor. Dolayısıyla şimdi daha da kötü durum.
Soru: Peki liberal medya olarak adlandırabileceğimiz New York Times, Washington Post, NBC, PBS ve NPR gibi önde gelen medya kuruluşlarının sizi desteklemek için hiç bir şey yapmamasını nasıl değerlendirdiniz? Onların sizi sahipleneceğini ummuş muydunuz?
Cevap: Hayır, öyle bir beklentim olmadı. Çünkü biliyorum ki yapamazlar ve benim yüzümden başkalarının da işlerini kaybetmelerini istemem. Destekleselerdi çok güzel olurdu ama desteklemediler. Bu yüzden kimseye karşı bir kırgınlığım yok. Tek başıma olduğumu çoktandır biliyordum zaten.
Soru: Peki size karşı açılan bu kampanyanın sizin bıkıp usanmadan Amerikan başkanlarına, dışişleri bakanlarına ve Beyaz Saray sözcülerine "Orta Doğu'da nükleer silaha sahip bir ülke var mı?" diye sormanızla ilgisi nedir sizce?
Cevap: Şu ana kadar hiç bir Amerikalı üst düzey yetkili İsrail'in nükleer silaha sahip olduğunu itiraf etmedi. Hâlbuki İsrail nükleer silah cephanesini her geçen gün biraz daha geliştiriyor, yenilerini ekliyor. İsrail ABD yöneticilerinin kendi nükleer silâhları hakkında hiç konuşmayacağına dair gizli bir anlaşma yaptı. Bu anlaşma gereği susuyor Amerikalı yetkililer.
AMERİKAN GAZETECİLERİ KORKAKLAŞIYOR
Soru: Amerikan gazetecilerinin giderek artan ölçülerde "zor" sorular sormaktan kaçındıklarını söyleyebilir miyiz? Örneğin, özellikle alternatif medyadan, araştırmacı gazetecilik politik doğruculuğun ötesine geçemiyor yönünde eleştiriler geliyor.
Cevap: Amerikan medyası giderek daha korkaklaşıyor, burası kesin. Fox başta olmak üzere, sağcı medyanın saldırısından çekiniyor herkes ve sanırım giderek daha ciddi bir sağcılaşma olacak gazeteciler arasında. Ayrıca, İsrail lobisinden destek almayan bir medya kuruluşunda çalışıyorsanız zaten çok fazla bir şansınız yok bu piyasada. Ahlaki ölçüyü kaybetti Amerikan medyası. Amerikan gazetecileri politik doğrucu olmazlarsa bedelini ödemek zorunda kalacaklarını acı bir şekilde öğrendiler.
BAŞKAN OBAMA KORKAK
Soru: Mavi Marmara demişken, Başkan Obama'nın biri Türk-Amerikan, diğerleri Türk vatandaşı 9 kişinin ölümü ile sonuçlanan İsrail saldırısını kınamamasına tepkiniz ne oldu?
Cevap: Korkunç bir olaydı o ve daha da korkunç olanı Obama'nın kınamaması oldu benim için. Korktu çünkü, alacağı tepkiden çekindi. Tam da ara seçimler öncesinde İsrail lobisinin para musluğunu kapatmasından çekindi, çekinmesi gerektiği anlatıldı kendisine.
(*)Helen Thomas: 1920'de Suriye göçmeni, okuma-yazma bilmeyen Ortodoks bir anne babanın 9 çocuğundan biri olarak ABD'nin Kentucky eyaletinde doğmuş. 60 yılı aşan başarılı gazetecilik hayatında Beyaz Saray Muhabirleri Derneği'nin ve Foreign Press Club'ın ilk kadın yöneticisi olarak tarihe geçmiş. Thomas'ın United Press International ve Hearst gazetesinin Washington büro şefliği görevini sürdürürken Haziran 2010 itibariyle işine son verildi.
İsmihan Yılmaz, usasabah, 15/11/2010 |