Olağanüstü Kuraklık Dünya'nın Yarısını Tehdit Ediyor!
Bilim adamları 19 Ekim günü bir açıklama yaparak; önümüzdeki bir kaç on yıl içerisinde, Amerika'nın bir bölümünü ve Batı Yarımküre'yi aşırı kuraklığın beklediğini söylediler.
Araştırmacılar, böylesine ağır kuraklılık şartlarının modern zamanlarda görülen hiç bir kuraklığa benzemediği konusunda uyarıda bulundular.
Muhtemel suçlu: İklim değişimine bağlı yükselen sıcaklık değerleri.
Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi'nden(NCAR) araştırma ekibi elemanı ve bilim adamı Aiguo Dai, bu konuda şunları söylüyor:
''Önümüzdeki bir kaç on yıl içinde çok geniş çaplı bir kuraklık tehdidi ile karşı karşıyayız. Ancak bunun hem toplum hem de iklim değişimini araştıran gruplar tarafından bütünüyle kabul edilmesi gerekiyor. Bu araştırmadaki projeksiyonlarımız onaylansa bile, dünya çapındaki sonuçları, insanlar için muazzam boyutlarda olacaktır.''
Kuraklıklar önemli ölçüde azalan yağışlarla, ekinlerin yetiştirilmesinde zayıf düşen çorak topraklar ile azalan su kaynakları ve içme sularının temininin tehlikeye girmesiyle ilişkilendirilebilir. Bununla beraber Dai, bulgularının, günümüzdeki sera gazı salınım ölçümlerindeki en iyimser değerlerin baz alındığı konusunda uyarıyor. Gelecek bir kaç on yılda neler olacağı; sera gazlarının gelecekteki gerçek salınım değerleri kadar, El nino gibi doğal iklim döngüleri ve daha bir çok faktöre bağlı olacaktır.
YERYÜZÜ GİTTİKÇE ÇORAKLAŞACAK
Dai ve meslektaşları, bu tahminleri yapabilmek için, kuraklık şartlarının indeksi ve önceki araştırma ile beraber, iklimler ile ilgili 22 farklı bilgisayar modeli kullandı. Avrasya'nın büyük bölümüyle birlikte, Batı Yarı Küre, Afrika ve Avustralya'nın da, bu yüzyılda aşırı kuraklık tehlikesi içinde bulunduğunu saptadılar.
Bu zaman peryodunda Alaska'dan, İskandinavya'ya kadar yukarı enlem bölgeleri de büyük ihtimalle daha nemli olacak.
Bu yüz yıl içinde önemli ölçüde kuraklaşacak bölgeleri şöyle sıralayabiliriz:
Amerika'nın batı bölgelerinin üçte ikisi, Latin Amerika'nın büyük bölümü, Meksika ve Brezilya'nın pek çok alanları, Akdeniz kıyısındaki bölgeler özellikle çok fazla kuraklaşacak; Güneybatı Asya'nın büyük bölümü; Afrika ve Avusturalya'nın büyük bölümü, özellikle de Afrika bölgesinde kuraklığın çok çetin olması bekleniyor; bunların dışında Çin ve komşu ülkeleri de içine alan Güneydoğu Asya'da çoraklaşacak bölgeler arasında. Ayrıca araştırmaya göre bu yüz yıl içinde Kuzey Avrupa'nın büyük bölümünde, Rusya, Kanada, Alaska ve Güney Yarımküre'nin bazı bölgelerinde kuraklık riskinin azalması bekleniyor.
Bütün bunların dışında bilim adamları, Dünya'nın tedrici ısınmasının bir sonucu olarak 2010 yılının, son 15 yıldaki sıcak yıllar zincirinin bir parçası ve dahası kayıtlara geçen en sıcak yıl olduğunu söylediler.
Son araştırma, sera gazlarının havayı ısıttığını gösterdi. Bu sayede hava daha çok nem tutar, böylece havada baskın gelen atmosferik akım daha fazla su buharını zaten sıcak olan subtropik bölgelerden alarak yüksek enlemlere taşır. Başka bir deyişle; kurak yerler daha da kurur ve nemli yerler daha da ıslanır.
Dai'ye göre; az yerleşimin olduğu nemli kuzey bölgeler ile nüfusun yoğun olduğu tropikal bölgeleri eşleştirmek yanlış olur. Yani küresel anlamda bir çoraklaşma söz konusudur.
KURAK ANCAK NASIL?
Dai'nin sonuçları, iklim bilimcileri şaşırtmayacaktır. Daha önceki araştırma; küresel ısınmanın büyük ihtimalle yağış rejimlerini değiştireceğini gösterdi. 2007'deki IPCC Devletler Arası İklim Değişimi Paneli değerlendirmesi sonucuna göre; subtropikal bölgelerde muhtemelen yağışlarda azalma, yüksek enlemli bölgelerde ise yağışlarda artma görülecektir.
Dai ve arkadaşlarının, 2004 yılında yaptığı bir çalışmaya göre; yeryüzünde ciddi anlamda kuraklık çeken bölgelerin yüzdelik oranı, 1970 ve 2000 yılları arasında kuraklık görülen alanların iki katından da fazlasına ulaştı.
Bu yeni çalışmalarında ise Dai, iklim değişiminin gelecekteki kuraklığı nasıl etkileyeceğini bulmak istedi. Ekip kurak bölgeleri ele alırken, Palmer kuraklık şiddeti endeksine dayandı. Bu endeks, zaman içindeki yağış ve buharlaşmaları takip ediyor ve onları genel değişkenlikle kıyaslayıp, bir kişinin verilen lokasyonda tahminde bulunmasını sağlıyor.
Araştırmacılar ısıyla ilgili projeksiyonlarını, Palmer modelinin içinde yer alan ve sera gazı salınımı projeksiyonlarını baz alan yağış, nemlilik ve diğer değişkenlerle desteklediler. Endekste +0,5'den -0,5'e kadar okunanan değerler normal durumu belirtirken, -4 ve altı ise aşırı kuraklığı gösteriyor.
Projeksiyonlar, 2030 yıllarında, Amerika ve deniz ötesi ülkelerin bazı bölgelerinin, özellikle şiddetli durumlara maruz kalacağını gösteriyor. Ortalama olarak bazı bölgelerin Palmer endeksine göre kuraklık ölçümü on yıl boyunca -4 ile -6 arasında belirtiliyor. Akdeniz'in alçak kesimlerinde ise bu değer -8'e kadar düşüyor.
Araştırma ekibine göre; Yüzyılın sonuna geldiğimizde ise Amerika'nın da içinde bulunduğu nüfus olarak yoğun olan bir çok bölgeler -8 ile -10 arası kuraklık değerleriyle karşı karşıya kalabilirler. Akdeniz'in çoğu bölümlerindeyse bu değer -15 ile -20 gibi daha önce emsali görülmemiş noktalara düşebilir.
Bu rakamlar lokasyona bağlı olarak farklı anlama geleceklerdir. Dai, son olarak şunları söylüyor:
''Palmer endeksine göre süreklilik gösteren -4 ve altındaki kuraklık değerlerinin, ekosistem üzerindeki yıkıcı etkisi büyük olacaktır. Yani şimdi yarı kurak olan bölgeler ölü vadilere döneceklerdir ancak tabi ki şu an nemli olan tropik bölgeler ise bu şekilde etkilenmeyeceklerdir.''
Güncelleme: 22/10/2010
Kaynak: Jeanna Bryner, ''Extreme Drought Ahead, Scientists Predict'', LiveScience, çev.Gökben Coşkun, yaklaşansaat.com, 19/10/2010.
|