Dünya: Ekonomik Krizin Arkasından "Ekolojik Çöküntü" ile Yüzyüze!
Uluslararası bir çalışma, dünyanın sürüklendiği "ekolojik kriz"in şu anda yaşanan finansal krizden çok daha kötü olduğunu, çünkü insanların gezegenin doğal kaynaklarını aşırı miktarda harcadığını açıklayarak uyarıda bulundu.
"The Living Planet"in raporuna göre; insanlar; gezegenin her yıl kendini yenileyebileceğinin %30 daha fazlası kaynak kullanıyor. Öyle ki bu durum ormanların yok olmasına, verimsiz topraklara, kirli hava ve suya, ayrıca balık ve diğer türlerin sayılarında dramatik azalmaya neden olmaktadır.
Sonuç olarak, her yıl 4 trilyon ila 4,5 trilyon dolarlık bir ekolojik borç birikiyor. Dünya Vahşi Hayat Fonu (WWF) çevre koruma grubunun öncülük ettiği raporun yazarına göre; bu borç, kredi krizlerinin bir sonucu olarak, dünya finans kurumları tarafından kaybedilen miktarın iki katı kadardır. Bu rakam, ekim yapmak için küçülen yağmur ormanları veya azaltılmış sel koruması gibi her yıl yok edilen ekosistemler tarafından sağlanan ekonomik hizmetlerin değerlerini hesaplayan BM raporuna dayanmaktadır.
Tabiatı tüketerek, üretilebilecekleri arttırmanın yeni yollarını bulan teknolojiden daha hızlı büyümeyi sürdüren nüfus ve tüketim gibi problemler de gittikçe kötüye gitmektedir.
Eğer hiç bir şey değişmez ise, 2030 yılında insanlık yaşamını sürdürebilmek için iki gezegene ihtiyaç duyacaktır. WWF'nin Uluslararası direktörü James Leape:
"En son yaşanan küresel ekonominin gerilemesi, amaçlarımızın ötesinde; yaşamamızın kati bir sonucudur. Ancak finansal durgunluk ihtimali, ekolojik kredi krizi ile kıyaslandığında donuk kalmaktadır."
Rapor şöyle devam ediyor:
"Bizim yalnızca tek bir gezegenimiz var. İnsan da dahil gelişen tür çeşitliliğini beslemek için gezegenin kapasitesi geniş ancak esasında sınırlıdır. İnsanların bu kapasite üzerindeki talebi mümkün olan sınırı aştığında; yani ekolojik limitleri aştığında, yeryüzünün; yaşayan sistemlerin sağlığını tüketmiş oluyoruz. Sonuç olarak, bu kayıp, insanlığın refahını tehdit ediyor."
İngiliz Hükümeti eski bilim danışmanı Sir David King ise şöyle söylüyor:
"Hepimiz bir kriz olduğu konusunda hem fikir olmalıyız çünkü bizler gezegenin canlı çeşitliliği kaynaklarını, dünyanın son kitlesel yok oluş hızından daha hızlı bir oranda yok ediyoruz."
İlk defa olarak, The Living Planet raporu; her ülkenin "su kullanım göstergesi" ile ilgili detaylı bilgiler içermekte ve hâlihazırda 50 ülkenin "bir yılı esas alarak, orta seviyede ya da şiddetli su sıkıntısı" çektiğini iddia etmektedir. Ayrıca rapor, İngiltere, İsviçre, Avusturya, Norveç ve Hollanda da dâhil olmak üzere, 27 ülkede tüketilen suyun yarısından fazlasının dışarıdan ithal edildiğini göstermektedir.
2005’teki değerler baz alınarak, endeks, küresel biyoçeşitliliğin, 1970'den beri yaklaşık üçte bir oranında düştüğünü göstermektedir. Tüm değerlerin analizi, tropikal tür endeksinin yarıya yarıya düştüğünü, ortalama endeksinin sabit kaldığını ancak tarihsel olarak düşük seviyelerde olduğunu göstermektedir. Kara, tatlı su, deniz türlerine ait göstergeler ve tropik ormanlar, kurak bölgeler ve otluklarda bulunan türlere ait indeksler, dikkate değer bir düşüşe işaret etmektedir. Tüm ana coğrafi bölgeler içinde, Arktik denizi etrafındaki Nearktik bölge ve Kuzey Amerika'nın büyük bölümünde tam anlamıyla bir değişim gözlenmemiştir.
Aynı zaman boyunca, insan popülasyonunun, ekoloji üzerindeki tüketimi neredeyse ikiye katlandı.
Bu hızla giderse, 2030'lu yıllarda insanlar, isteklerini tedarik edebilmek için iki gezegene ihtiyaç duyacaklar. Yani bir önceki Living Planet raporunun sadece iki sene önce tahmin ettiğinden 20 yıl daha erken. Rapora göre, bu hesaplar, değişime kapalı olduğundan ani şok tehlikesini veya iklim değişimlerindeki hızlanma gibi geri bildirim halkasını kapsamazlar. Ancak rapor uyarıyor:
"Hedefi yakalayamama ne kadar uzun süre devam ederse, potansiyel kalıcı üretim kayıpları ile ekosistemlerin çökme riski artarak, ekolojik sistemlerde o kadar fazla baskıya neden olur."
Ulusal sınırların, dünya kaynaklarını paylaşmanın yapay bir yolu olduğu endişelerini dile getiren, Leape şunu söylüyor:
"İmkânlarımızın ötesinde yaşadığımızı, kendimize hatırlatmak da bir yoldur."
Amerika ve Çin'in tüketimi , % 21'lik bir oranla, gezegenin ekolojik kaynakları üzerindeki tüketimin, beşte ikisine tekabül etmektedir. En büyük tüketici ülkeler; Birleşik Arap Emirlikleri, Amerika, Kuveyt ve Danimarka'dır.
Güncelleme: 02/02/2009
Kaynak: Juliette Jowit, "World is Facing a Natural Resources Crisis Worse than Financial Crunch", guardian.co.uk, Çev. Kader Demirpehlivan, yaklasansaat.com, 29/12/2009.
|