Altıncı Kitlesel Yok Oluş Kapıda: Türlerin % 50'si Yok Oluyor!
 |
Düğün çiçekleri. Örneğin; çayırlıklarda yayılış gösteren "düğün çiçeği"nin kaybolması, sistem üzerinde bir papatya ve bir ayçiçeğinin kaybından çok daha büyük bir etkiye sahip olacaktır.
|
Bilim adamları, dünyanın hem bitki hem de hayvan türlerinin yaklaşık % 50'sinin yok olacağı, "altıncı kitlesel yok oluşun" tam ortasında olduğunu ifade ediyorlar.
UC Santa Barbara'da görev yapan biyologlar, şu anki kriz sebebiyle, hangi türlerin koruma altına alınması gerektiğini belirlemek üzere gece gündüz çalışıyor. Çayır ekosistemlerinde yayılış gösteren çiçekli bitkilerle ilgili uluslararası bir çalışma, "Proceedings of the National Academy of Sciences" bülteninde yayımlandı.
UC Santa Barbara (UCSB)'da ekoloji, evrim ve deniz biyolojisi alanlarında doçentlik ünvanı bulunan makalenin yardımcı yazarı Dr. Bradley J. Cardinale, "altıncı kitle yok oluşu" ile ilgili şunları söylüyor:
"Şu anki yok oluşun sebebini, insan eliyle meydana gelen gezegenin betonlaşması, kirlilik ve bugün yaptığımız pek çok şey oluşturmaktadır. Böyle giderse dünya, biz, şu anda yaşayanların ömrü bitene kadar, sahip olduğu canlı türlerin yarısını kaybetmiş olabilir. Bu nedenle, koruma altına alınacak türlerden, önceliğin hangilerine verilmesi gerektiğini öğrenmek istiyoruz. Zamanımızda yaşadığımız bu olayın şiddetine yakın olan ve 'Kretase-Üçüncü zaman yok oluşu' olarak adlandırılan son kitlesel yok oluş, 65 milyon yıl önce meydana geldi. Bu muhtemelen bir meteorun dünyaya çarpması sonucunda gerçekleşti. Bu zaman da, uçamayan dinozorların yok oluşu en iyi bilinen örnektir. Ayrıca, bitki türlerinin büyük bir kısmı da bu zamanda yok olmuştur."
Yapılan çalışmaya göre, genetik olarak özgün türler, bir ekosistemde en büyük öneme sahip olanlardır. Bunlar, bilim adamlarının koruma altına almada öncelikli olarak listelenmesini tavsiye ettiği bitkilerdir.
UCSB' in Ekolojik Analiz ve Sentez Ulusal Merkezi (NCEAS)'inde araştırmacı Marc W. Cadotte:
"Dünya çapında, tüm ekosistemlerde türleri kaybediyoruz ve en fazla hangi türlerin koruma altına almada öncelikli olduğunu bilmeye ihtiyaç duyuyoruz" dedi.
Cadotte, Cardinale ve EEMB'den Doçent doktor Todd Oakley, Dünya'nın pek çok yerinde bulunan çayır ekosistemleri ile ilgili yaklaşık 40 önemli araştırmasına ait bir meta-analiz (birbirinden bağımsız bir çok araştırma sonucunu sentezleme prosedürü) oluşturdular. Böylece, bitkilerin, genetik özelliklerini karşılaştırmak suretiyle, bu çalışmalarda kullanılan 177 çiçekli bitkinin evrimsel tarihini yeniden düzenlediler.
Bilim adamları, ekosistemlerin işlevlerini koruma bakımından, bazı türlerin daha kritik olduğunu ve bu türlerin bir çoğunun genetik olarak özgün olduklarını gösterdiler. Bu sebeple, bilim adamları koruma çalışmaları ve tür kayıplarının potansiyel etkilerini anlama bakımından rehber olması için türlerin evrimsel tarihini araştırıyorlar.
Son çalışmalar, ekolojik sistemlerde az sayıdaki türlerin, genel olarak çok sayıdaki türlerden daha az biyomass (biyokütle) oluşturduğunu göstermiştir. Bu demek oluyor ki, ne kadar az bitki biyokütlesi olursa, o kadar az atmosferden karbondioksit emilir ve o kadar az oksijen üretilir. Böylece, dünya genelinde, bitkilerin biyokütlesi azaldığı için, yaşamı destekleyen atmosferdeki gazların bileşimi ciddi olarak etkilenebilir. Ayrıca, otçul (herbivor) hayvanların beslenmesi için daha az bitki var demektir. Bütün besin zinciri altüst olabilir ki, bu durum balıkçılık ve tarımsal ürünlerin üretimini etkileyebilir.
Ekosistem içerisindeki diğer türlerle akraba olmayan türlerin kaybı, yakın akraba türlerin kaybından daha fazla verimliliği azaltır. Ayrıca bir tür genetik olarak ne kadar farklı ise, o tür bir ekosistemdeki biyokütlenin miktarı üzerinde o kadar etkiye sahiptir. Oakley:
"Genetik olarak benzersiz (özgün) bir türün kaybı, bitki birliğindeki diğer türlerle akraba Cadotte, düğün çiçeğinin (Ranunculus-buttercup) evrimsel olarak çok benzersiz bir tür olduğunu açıkladı. Örneğin: çayırlıklarda meydana gelen düğün çiçeğinin kaybolması, ekosistem üzerinde bir ayçiçeği veya bir papatyayı kaybetmekten çok daha büyük etkiye sahip olacaktır. Diğer iki tür (ayçiçeği ve papatya) yakın akrabadırlar. Bu yüzden, şayet biri kaybolursa diğeri onun ekolojik yaşam alanını doldurmaya yardım edebilir. Papatya ve ayçiçeği daha benzer bir genetik yapıya da sahiptir."
Cardinale araştırmanın sonucu ile ilgili olarak şunları söyledi:
"Bu 40 çalışma dünya çapındaki bütün bitkiler için aynı şeyi gösteriyor. Bu, rastgele bir sonuç değildir. Yapılan çalışma, oldukça sağlam verilere dayanıyor. Ve bu çalışmada ABD, Avrupa ve Asya boyunca yayılış gösteren bitkilerle ilgili araştırmalar yer almaktadır. Sonuçlarımız yüksek derecede kesinlik içermektedir. Ve sonuçlara göre; genetik çeşitlilik, türlerin önemli olup olmadığı konusunda ön fikir veriyor."
Güncelleme: 10/03/2009
Kaynak: "Earth In Midst Of Sixth Mass Extinction: 50% Of All Species Disappearing", sciencedaily, Çev. Faruk Kargıoğlu, yaklasansaat.com, 21/10/2008.
|