"Hiperkozmik Tanrı" Görüşü: Templeton Ödülü Kazandı
|
Bernard d'Espagnat |
Dünya'nın en büyük ödülü olan ve her yıl verilen 1.4 milyon değerindeki "Templeton Ödülü"nün bu sene ki sahibi, BM Bilim Kültür ve Eğitim Örgütü'nde(UNESCO) düzenlenen törende açıklandı.
Bu yıl ödül, fizikçi ve bilim felsefecisi Bernard d'Espagnat'in oldu. O, bu ödülü, "Gerçeklik Kavramına Giden Çalışmalar" adlı çalışmasıyla kazandı. D'Espagnat, 87 yaşında, Paris-Sud Üniversitesi'nden teorik fizik alanında emekli olmuş bir profesör. Kuantum mekaniğiyle ilgili çalışmasıyla tanınan d'Espagnat'a ödül, 5 Mayısta, Buckingham sarayında, Edinburgh dükü tarafından verilecek.
D'Espagnat, etkileyici bilimsel bir kariyere sahip. Nobel ödüllü Louis de Broglie, Enrico Fermi ve Niels Bohr ile çalışmış. De Broglie onun tez danışmanıdır. Fermi'nin araştırma görevlisi olarak çalıştı. Bohr'un yönetimi altında iken Kopenhang'da, CERN'de çalıştı. Texas Üniversitesi'nde, efsanevi fizikçi John Wheeler'in davetiyle ziyaretçi profesör olarak da hizmet verdi. Ancak 1 milyon doları nasıl hak etti?
D'Espagnat'ın çalışmasının itici gücünü, "Bell'in teoremi"nin deneysel testleri oluşturuyordu. Teorem, ya kuantum mekaniğinin, Dünya'nın tam bir tanımı olduğunu, ya da eğer kuantum mekaniği altında bir "gerçeklik" varsa bunun "lokasyondan bağımsız" olması gerektiğini belirtiyor.
Lokasyondan bağımsız şu demek: "Aralarının ne kadar uzak olduğuna bakmaksızın ve Einstein'ın; hiç bir şey, ışıktan daha hızlı gidemez cümlesindeki ısrarını çiğneyerek, şeyler, bir diğerini aniden etkileyebilir.
Ancak d'Espagnat'ın gerçekten ilgili olduğu şey, bu bilgilerin, "kesin gerçeklik"in esas doğası için ne anlama geldiğiydi. Çağdaşlarının çoğundan farklı olarak d'Espagnat; "kuantum fiziğine, zor ve derin felsefi soruları sormaya koyulmaktan korkmayan cesur kişilerden biri."
D'Espagnat, klasik fiziğin görüşünden farklı olarak; "kuantum mekaniğinin, Dünya'nın gerçekte bulunduğu durumu tanımlayamadığını, sadece gözlemlerimizin sonuçlarıyla ilgili tahminler yapabileceğini açıklıyor." Eğer Einstein'ın yaptığı gibi, "gözlemlerimizden bağımsız olarak bir gerçek" olduğuna inanmak istersek; o zaman bu "gerçek"; "bilinebilir" de olabilir, "bilinemez", ya da "örtülü" de olabilir. D'Espagnat, üçüncü görüşe yani; "gerçeğin örtülü olduğu"na katılıyor. Ve şunu söylüyor:
"Bilim sayesinde, örtünün altındaki gerçeğin temel yapılarından bazısını, bir an için görebiliriz, ancak gerçeğin çoğu, sınırsız, sonsuz bir gizem olarak kalır."
D'Espagnat'ın yaptıklarına bakarken, neden, dinle bilimi yeniden uzlaştırmaya çalışan, 1.4 milyon dolarlık Templeton ödülünü hak ettiğini merak etmekten kendimi gerçekten alamadım. Sonra basını tararken sebebi buldum:
Görünenin arkasında, bilimin tanımlamadığı ve sadece kararsızca, bir anlık göz attığı "örtülü bir gerçek" olmalı. Maddenin tek gerçek olduğunu iddia edenlerin aksine; ruhaniliği içeren diğer fikirler de, inandırıcı bilimsel iddialarla bile safdışı edilemeyecek "mutlak gerçeğe" bir pencere açabilir.
Gerçekliğin altında kısmen bilinemeyen bir gerçeklik olsa bile, bu ruhaniliğe ulaşılabileceği konusunda emin değilim.
Öyleyse, gerçekten örtülü olan nedir? Zaman zaman d'Eespagnat bunu; "Varoluş", "Bağımsız Gerçeklik" veya "Büyük, Hiperkozmik bir Tanrı" diye isimlendiriyor. O, "bütünsel", "metaryel olmayan", "uzayın ve zamanın dışında uzanan bir alem"dir. Ancak biz, onun üzerine akıllarımızdaki gizemli Kantçı kategorileri kullanarak; uzay, zaman ve yer kategorilerini oturtuyoruz.
"Bağımsız Gerçeklik bir bakıma Spinoza'nın Tanrısı veya Maddesi rolünü oynar" diye yazıyor d’Espagnat. Einstein, doğayla eşitlediği Spinoza'nın Tanrı'sına inanmıştı. Ancak o, daima bu Tanrı'nın tamamen bilinebileceğine inandı. Tam tersine d'Espagnat'ın "örtülü Tanrı"sı, kısmen ama hala esaslı bir şekilde "bilinemez"dir. Tam da bu yüzden, "bunu çizebileceğiniz, kişiselleştirebileceğiniz bir Tanrı figürü"yle bağdaştırmak mantıksız olacaktır.
Güncelleme: 29/03/2009
Kaynak: Amanda Gefter, "Concept of 'Hypercosmic God' Wins Templeton Prize", newscientist, Çev.Şerife Bayraktar, yaklasansaat.com, 16/03/2009.
Yaklaşansaat:
Templeton Ödülü'nü kazanan bilim adamı, Bernard d'Espagnat'ın çalışmasını, Amanda Gefter yorumluyor. Gerçeğin ortaya çıkması için; bu bilimsel çalışmanın "Can Alıcı Kavramları"nı, "Yahudi-Hıristiyan ve İslam'ın Tanrı Anlayışı"nı, aşağıda özetledik:
Bilimin Tanrı Tanımı
"Kuantum mekaniği, gözlemlere dayanan tahminlerde bulunabilir", "gözlemlerden bağımsız gerçek bilinemez", "gözlemlerden bağımsız bir gerçek vardır; o, bilinebilir, bilinemez ya da örtülüdür", "Bilim bu örtülü gerçeği, tanımlayamaz, bilemez", "ruhanilik mutlak gerçeğe bir penceredir", "o örtülü gerçek; varoluş, bağımsız gerçeklik veya Büyük Hiperkozmik bir Tanrı'dır", "o bütünsel, materyal olmayan, uzay-zaman dışında bir varlıktır", "biz onu akıllarımızdaki kategorilere oturtuyoruz", "çizebileceğimiz, kişiselleştirebileceğimiz bir Tanrı figürü mantıksız olacaktır".
Yahudi-Hıristiyan Tanrısı
Bu bilimsel tanımlamalar; elbette Hıristiyan-Yahudi Tanrısı'nı tanımlamaz. Zira Ehli Kitab'ın(Yahudi ve Hıristiyanlar'ın) mevcut dinleri de; kendileri için özelleştirdikleri ve insanileştirdikleri "Tanrı anlayışları" da, tamamen akla-bilime aykırıdır. "Ehli Kitab'ın Tanrısı", adeta Evren'in-Beşer'in bir parçası ve ruhudur. Yahudi-Hıristiyanlar'ın Tanrı anlayışları, katagorize ettikleri, kişiselleştirdikleri ve kendilerine benzettikleri bir Tanrı anlayışıdır. "Azra(Üzeyr) Allah'ın oğludur" Yahudi deyişiyle "İsa Allah'ın oğludur" Hıristiyan iftirası; en büyük şirk olmanın ötesinde; Allah'ı, nasıl kendilerine benzettiklerinin bir kanıtıdır. Bu "şirki-panteist ve lokal Tanrı" anlayışı; Mutlak Gerçeğin, insani ve şeytani unsurların etkisiyle bozulmuş halidir.
Mutlak Gerçek olan Tanrı'nın; yani Allah'ın Sıfatları, bizzat Kur'an'da, Allah tarafından bildirilmiştir:
İslam'ın Tanrısı(Allah)
Bilimin, Allah'ı test etmesi, gözlemlemesi, onu tam olarak bilmesi mümkün değildir. Hiçbir şey yokken; O ve sonsuzluğu kaplayan Nuru vardı. O, evrenleri(alemleri), "Sonsuz İnce Nur Noktası"ndan yarattı. O, yarattığı tüm evrenlerin(mümkün varlıkların) dışındadır. Yarattığı hiçbir şeye benzemez. Yarattığı alemlerle ortaklığı yoktur. O, yarattığı her şeyden bağımsızdır. O, birdir, eksiksizdir-bütündür ve hiçbir şeye veya kimseye muhtaç değildir. Herkes ve her şey, O'na ve O'nun vereceği enerjiye muhtaçtır.
O, "Ğayb"tır(Örtülüdür-Bilinemez). O'nu, hiçbir deney, bilim ve fizik bilimi ölçemez, algılıyamaz. O, sonsuz incedir; her şeye nüfuz eder(Latif'tir). O, her şeye komşudur(yakındır), O'na komşu olunamaz. O, Batın'dır(Gizlidir). O, Zahir'dir(yarattığı şeyler, bilinebilir, görülebilir, ölçülebilir ve bilimin konusu olabilir). O, "Sonsuz Boyutlu"dur. Yarattığı evrenler ve içindeki varlıklar(insanlar, cinler ve melekler(ruhlar)), sonlu boyutludur.
O, "Gücü"yle ve "İlmi"yle, her şeyi kuşatmıştır, O'nu, hiçbir şey kuşatamaz. O her şeyin sahibi, yaratıcısı ve yöneticisidir. O, uzayı da, zamanı da yaratmıştır. O, uzay-zaman dışı bir "Varlık"tır. O, elbette aynı zamanda "Hiperkozmik Ötesi" bir Tanrı'dır.
Her şeyi Bilir, her şeyi Görür. Evrenin tüm yasaları, O'nun Hükmüdür. Sonsuz Güç-Enerji, Hüküm ve Hikmet sahibidir. Saymakla bitmeyen En Güzel Sıfatlar O'na aittir.
|