Kuşlarda:
"Kırmızı Korkusu"
Doğuştan mı?
 |
Bayağı ispinoz(Fringilla coelebs)
|
Avustralya'da yapılan bir araştırmada,
ispinoz kuşlarının, kırmızı rakiplerinden
uzak durma nedenlerinin, gelişmeleri
sırasında öğrendikleri korku değil,
içgüdüsel bir özellik olduğu görüldü.
Sonuçlar, araştırmacıların aklına, kırmızının,
saldırgan ve göz korkutucu özelliğinin,
insanlar ve diğer hayvanların beyinlerinde
de doğuştan bulunma olasılığını getirdi.
Yapılan birçok deney, kırmızı rengin, rakipleri yıldırdığını gösteriyor.
Araştırmalar, kırmızı giymenin, spor
müsabakalarında kazanma şansını artırdığını
ve balıklar, sürüngenler ve kuşlarda
kırmızının, saldırganlık ve hâkimiyetle
ilişkilendirilebileceğini ortaya koyuyor. İngiltere'deki Durham Üniversitesi'nden
antropolog Robert Barton, kırmızı
korkusunun, doğuştan mı var olduğu,
yoksa sonradan mı öğrenildiğinin ise,
çözümlenmemiş bir sır olduğunu belirtiyor.
Sydney'de bulunan Macquarie
Üniversitesi'nden Sarah Pryke, bu
sorunun cevabını cennet ispinozları (Erythrura gouldiae) üzerinde araştırdı.
Yetişkin ispinozların başları kırmızı
ya da siyah olur ve bu genetik olarak
belirlenen bir özelliktir. Kırmızı başlı kuşlar, saldırgan, baskın karakterli olurlar ve
diğer kuşlar onlardan uzak dururlar.
Bu özelliklerin doğuştan mı geldiği
yoksa sonradan mı öğrenildiğini bulmak
için Pryke, başları henüz renksiz olan,
donuk gri renkli genç cennet ispinozları
arasındaki rekabeti inceledi.
Pryke araştırmasında, öncelikle genetik
olarak kırmızı başlı olması beklenen
siyah başlı anne babaya sahip ispinozlar
ve genetik olarak siyah başlı olması
beklenen kırmızı başlı anne babaya sahip
ispinozlar yetiştirdi. Ardından bu yavruların
kendileriyle aynı renkte anne babalar
tarafından yetiştirilmesini sağladı. Bu
yavru kuşlar arasında yiyecek yüzünden
yaşanan çekişmelerde kazananı belirleyenin,
genetik yazgı ya da gelişme ortamından
çok vücut büyüklüğü olduğu görüldü. Hâlâ renksiz olan ve kırmızı ve siyah
başlı kuşlarla bir arada bulunmalarına izin
verilen ya da yalnız başlarına bırakılan genç
yavruların başları sonunda, rastgele kırmızı,
siyah ya da mavi bir kontrol rengi oldu.
Yiyecek için kavga etmeleri için yeniden
çiftler oluşturan Pryke, çekişmenin ardından
kanlarındaki kortikosteron hormonu
seviyesini ölçtüğünde kuşlarda stres olduğu
sonucuna ulaştı. Pryke kırmızı başlı kuşların
mücadelelerin % 81,5'ini kırmızı başlı
olmayanlara karşı kazandığını ve kırmızı başlı
rakiplerle karşılaşan kuşların, kortikosteron
hormonu seviyelerinin mavi ya da siyah
başlı rakiplerle karşılaşanlara göre % 57,6
oranında daha yüksek olduğunu gördü.
Pryke, kırmızı başlı ispinozların
mücadeleyi kazanmalarının ilginç
bir nedeninin bulunduğunu, bunun
da rakiplerinin kendilerinden
uzaklaşması olduğunu belirtiyor.
Sonuçlar, kuşların kırmızı renkten
yalnızca korkma deneyimini öğrendikleri
için kaçınmadıklarını gösteriyor. Çalışmada,
gelişmesini etkileyen koşulların ve kırmızı
renkli saldırgan anne babalarla uzun süre
bir arada bulunmanın, bir kuşun saldırganlık
ya da stres seviyesini etkilemediği görüldü.
Pryke, bu bulguların cennet ispinozlarının
yumurtadan, kırmızı renkli kuşlardan uzak
durmaları gerektiğini bilerek çıktıklarını
düşündürdüğünü ifade ediyor.
Literatürde kırmızının doğal bir
saldırganlık işareti olduğuna dair yargılar
çoksa da, ilk kez Pryke bunun genetik
ve çevresel artalandan bağımsız olarak
doğruluğunu çalışmasında açıkça ve
deneysel olarak göstermiş oldu.
Kırmızının neden korkutucu bir renk
olduğuysa hâlâ net değil. Pryke, bitki
ve hayvanlarda ikaz rengi olarak beyaz
ve mavinin de en az kırmızı kadar sık
kullanıldığını, bu nedenle doğuştan
gelen kırmızı korkusunun doğal seçilimle
ortaya çıkmış olması gerekliliğinin
şaşırtıcı olduğunu belirtiyor.
Barton kırmızı rengin elde edilmesinin
zor olabileceğini ve bunun da kırmızıyı
diğerlerinin saygı duyması gereken
bir işaret haline getiriyor olabileceğini
düşünüyor. İnsanlar da dâhil birçok primat
öfkesini ya da üstünlüğünü oksijenlenmiş
kanı cilt yüzeyine taşıyarak gösteriyor.
Böylece kanın ana dokulardan uzaklaşması
pahasına kırmızı renk ortaya çıkıyor.
Barton, kırmızı olmanın görünürlüğü
önemli ölçüde artırdığını ve bunun da
yırtıcılar ya da rakiplerce fark edilme riskini
yükselttiğini, ancak bunun, bir hayvanın
türün diğer üyelerince daha fazla fark edilir
olmayla mücadele edebilecek kadar güçlü
olduğunu düşündürebileceğini söylüyor.
Kopenhag Üniversitesi'nden
sinirbilimci Mihai Moldovan ise, bu
çalışmayla birlikte müsabakalarda giyilen
kırmızı üniformalarla ilgili çalışmalar göz
önünde bulundurulduğunda, kırmızı
rengin kuşlarda olduğu gibi insanlarda
da doğuştan saldırganlık ve tehditle
ilişkilendiriliyor olabileceğini belirtiyor.
Güncelleme: 19/09/2009
Kaynak: Matt Kaplan, "Birds Born to Fear Red", nature, (Müge Şener, Bilim ve Teknik, Eylül, 2009), 31/07/2009 |