Hansen: "İklim Konferansı Yarardan Çok Zarar Getirecek"
|
James Hansen |
Danirmarka'nın başkenti Kopenhag'da, 7-18 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek Dünya İklim Zirvesi için tüm hazırlıklar tamamlandı.
Katılımcı ülkeler, 2012 yılında süresi dolan Kyoto Protokolü'nün yerini alacak yeni bir uluslararası anlaşmanın oluşturulması için görüşmelerde bulunacak. Ancak atmosferdeki karbondioksit oranının azaltılması konusunda zirve öncesi başlayan pazarlıklardan sonuç alınamadı.
İklim değişikliği ile mücadele eden pek çok kuruluş ve bilim adamı, konferansta alınacak kararlara bel bağlamış durumda. Konferansın önemi ve yol göstericiliği pek çok platformda dile getirilirken hiç beklenmeyen bir yerden itiraz geldi.
New York'daki NASA Goddard Enstitüsü'nün başında yer alan ve dünyayı küresel ısınmanın getireceği tehlikeler konusunda ikna edenlerden biri olarak tanınan James Hansen, Kopenhag İklim Konferansı'nın yaradan çok zarar getireceğini savunuyor.
|
Hindistan, bağlayıcı bir anlaşmaya yanaşmayacağını açıkladı.
|
Bu konu hakkında bir de kitap yazan Hansen'in karşı çıkışının temelinde, ülkelerin karbon salınımlarının pazarlık konusu olması yatıyor. Hansen'e göre anlaşmanın maddeleri üzerine yıllarca müzakere ve tartışmalar yapılacak. Hansen bu duruma Hindistan'ı örnek veriyor. Gelişen ekonomisi ile her geçen gün karbon emisyonu artan Hindistan, bugün en büyük 4 karbon üreticisinden biri durumuna geldi. Ülkeler masaya oturduğunda karbon emisyonu kadar can sıkıcı olacak bir başka konu da, gelişen ülkelerin finansal olarak desteklenmesi olacak.
Kalkınmakta olan dört büyük ülke Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya, sanayileşmiş ülkelerden 2050 yılına dek ısınmayı 2°C'de tutabilmek için bağlayıcı sınırlamalara yanaşmıyor. Bu dört ülke, zirve öncesi bir ortak tutum belgesi üzerinde de mutabakata vardı. Hindistan yönetimi, mali ve teknolojik destek sözü verilmeden bağlayıcı bir antlaşmaya imza atmayacağını kesin bir dille açıkladı. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula de Silva da , Kopenhag'da bir anlaşma imzalanabileceğine inanmadığını dile getirdi.
Hansen'e göre ülkeler bir anlaşmaya varsa da, bu iklim değişikliği konusunda olumlu bir adım olmayacak. Çünkü varılacak bir anlaşma dünyayı yöneten seçilmiş politikacılar için hiç bir hareket alanı bırakmıyor. Bunun için Hansen şu örneği veriyor:
"Bu, Abraham Lincoln'ün köleliğe karşı ya da Winston Churchill'in Nazizm'e karşı yaptığı mücadeleye benzetiliyor. Kimse kölelik konusunda, bir uzlaşmaya varalım ve köleliği %50 ya da %40 oranında azaltalım diyemez."
|
Çin, atmosferdeki zararlı gazların başlıca sorumlusu olan ülkelerden biri. |
Hansen daha önce de karbon üreticilerinden alınacak "karbon vergisi"ne karşı çıkarak, bazı çevrecilerin şimşeklerini üzerine çekmişti. Hansen bunu, ortaçağda kilise tarafından satılan af kağıtlarına benzetmişti:
"Bir tarafta varolan düzeni devam ettirmek isteyen gelişmiş ülkeler var, diğer tarafta ise para kazanmak isteyen gelişmekte olan ülkeler... Ve bunlar emisyon haklarını karbon pazarında satmaya hazırlar."
Hansen'in eleştirdiği isimler arasında küresel ısınmaya karşı yaptığı mücadelesi ile tanınan Barack Obama ve bu konuda yaptığı çalışmaları ile Nobel Barış Ödülü alan Al Gore da var. Hansen, bu siyasetçileri, "çağımızın ahlaki mücadelesi" olarak adlandırdığı iklim değişikliği konusunda sınıfta kalmakla eleştiriyor.
İklim Konferansı'nın toplanmasında temel gerekçelerden biri de, önlem alınmazsa küresl ısınmanın bir daha geri dönülmez eşiği aşacağı ve Dünya'nın felaketlerle yüzyüze geleceği iddiası. Bir çok bilim adamının dikkat çektiği bu konuda da Hansen'in itirazları var:
"Deniz seviyesinin bir metre ya da daha fazla yükseleceğini şimdiden tahmin ediyor olabiliriz ama bu, sınır aşılsa bile vazgeçeceğimiz anlamına gelmiyor. Çünkü vazgeçersek bu deniz seviyesindeki yüksekliğin daha da yükseleceği anlamına geliyor. Bu nedenle geri dönülmez sınır noktayı aştık ya da aşacağız diyen insanları anlamıyorum. Bu durumda sınır aşıldığında, insanların gezegeni boşaltacakları mı bekleniyor."
Zirveye ev sahipliği yapacak olan Danimarka tarafından hazırlanan bildiri taslağı, dünya genelindeki gaz salınımının 40 yıl içinde %50 oranında aşağıya çekilmesini ve bunda büyük payı zengin ülkelerin üstlenmesini öngörüyor. Taslakta, zengin ülkelerin, sera etkisi yaratan gazların salınımını 2050 yılına kadar %80 oranında azaltmaları gerektiğine işaret ediliyor.
Yaklaşansaat, 05/12/2009 |