Pastörize Süt Değil: "Doğal Süt ve Ürünleri!"
İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Ahmet Aydın, sütün, çok faydalı bir içecekken; pastörizasyon, yüksek ısı uygulaması (UHT) ve homojenizasyonla çok zararlı bir ürün haline geldiğini söyledi.
PASTÖRİZASYON: "FAYDALI BAKTERİLERİ YOK EDİYOR"
Prof. Dr. Ahmet Aydın:
"Sütün raf ömrünü uzatmak için yapılan pastörizasyon ve UHT, bazı hastalık yapan bakterileri ortadan kaldırırken; faydalı bakterileri de yok ediyor. Sütün içindeki faydalı bakteriler, hastalık yapmadıkları gibi, birçok hastalığı da önlüyor. Süt, çok faydalı bir içecekken; pastörizasyon, UHT ve homojenizasyonla çok zararlı bir ürün haline geliyor.
Pastörizasyon, sütün, vitamin ve mineralle zenginleşmesini engelliyor. Sindirim enzimlerini tahrip ediyor. Tahrip olan ve sindirilmeyen protein parçacıkları, bağırsaktan kanımıza geçiyor. Vücut da bunları, düşman olarak algılıyor ve bağışıklık sistemini tahrip ediyor. İnsan vücudu, tahrip oluyor. Alerjik hastalıklara, bağışıklık sistemi hastalıklarına, romatizmal hastalıklara neden oluyor. Çocuklarda görülen kronik orta kulak iltihabının altında da süt kullanımı vardır", dedi.
HOMOJENİZASYON: "SÜTÜN MOLEKÜL YAPISINI BOZUYOR"
Homojenizasyon sırasında uygulanan basıncın, süt proteinlerinin moleküler yapısını, büyük ölçüde değiştirdiğini kaydeden Aydın:
"Molekül yapısı değişmiş proteinler, immün sistemini aşırı uyararak; çocuğun, ileride diyabet, astım ve multiplskleroz gibi 'kendi dokularını tahrip edici(otoimmün)' hastalıklara yakalanmasına yol açıyor. Süt, iyi bir kalsiyum kaynağı değildir. Bizim gibi ülkelerde, laktaz eksikliği çok fazladır. Bu nedenle bizim gibi ülkeler, yoğurdu bilir. Yoğurt ihtiyaçtan doğmuştur. Batı ülkeleri, yoğurdu bilmez. Çünkü onlar süt şekerine daha eğilimlidirler", dedi.
Aydın, "süt, sağlam kemiklere neden olur" yargısının da kırılması gerektiğini belirterek; sütün kemikleri sağlamlaştırmadığını, tahrip ettiğini savundu. Sütün, kalsiyum miktarının yüksek olduğunu; ancak iyi emilebilmesi için yeterli kalsiyum-fosfor dengesini tutturamadığını ifade eden Aydın, şöyle konuştu:
"Çünkü kalsiyumun emilebilmesi için, fosforla belli bir oranı tutturması gerekiyor. Maalesef sütte, bire bir gibi oran vardır ve kalsiyum-fosfor iyi emilmez. İyi emilmediği zaman da kana geçmez. En çok süt tüketen ülke ABD'dir. Yılda kişi başına 130 litre süt tüketimi vardır. Ve en çok da kemik kırıkları ve kemik erimesi burada görülür. Meksikalı ve siyahlar fazla süt tüketmezler, bunlarda kemik kırıkları son derece azdır."
 |
 |
dereotu |
roka |
KALSİYUMU: "YEŞİL SEBZELERDEN ALIN"
"Dereotu ve rokada, sütten daha fazla kalsiyum bulunur. Kalsiyum, pek çok yeşil yapraklıda var. Bunlar, ayrıca bir yığın vitamin sağlıyor. Hele de bunları, taze taze tüketirseniz. Emilim açısından kalsiyum-fosfor oranları da çok iyi. Yeşil yapraklılar, kemiklerin kuvvetlenmesi için gerekli olan potasyum, magnezyum açısından da zengin. Kemiklerin güçlü olması için yeşil yapraklıların tüketilmesine önem verilmeli."
Sütü, süt olarak değil, süt ürünü olarak kullanmanın daha doğru olacağını dile getiren Aydın, şu önerilerde bulundu:
"Mümkünse günlük mandıra sütü tüketilmelidir. Sütü alınan hayvanın, meralarda otlamasına ve suni yem yememesine dikkat edilmeli. Temiz olduğuna güveniliyorsa, sokak sütçüsünden de süt alınabilir. Şehirdeki en iyi seçenek, günlük pastörize şişe sütleridir. Uzun ömürlü homojenize kutu sütlerini kesinlikle kullanmayın. Sadece ekşiyen veya kesilen süt ve yoğurtları yiyiniz. Sütü, süt olarak değil; mayalanmış olarak yoğurt, kefir ve peynir olarak kullanın. Böyle olunca, kaynatmaktan dolayı kaybedilen vitamin, mineral ve enzimlerin bir kısmı geri kazanılır."
Güncellme: 15/01/2008
AA, (zaman.com) 13/01/2008
|