Tereyağı ve Sığır Eti: "Kötü Kolestrolü ve Kalp Krizini Önlüyor"
Kanadalı bilim adamları, kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere, birçok hastalığa neden olduğu öne sürülen tereyağını temize çıkardı.
Yeni bir araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; tereyağı ve sığır eti, kalp krizi riskini ve kolesterolü düşürüyor, şeker hastalığı ve obeziteyi tedaviye yardımcı oluyor. Alberta Üniversitesi profesörü, Spencer Proctor ve asistanı Flora Wang tarafından yapılan araştırma sırasında; 16 hafta boyunca; deney farelerine, tereyağı ve inek etinde bolca bulunan vaksenik asit bakımından zenginleştirilmiş diyet uygulandı.
Vaksenik asidin, vücutta kolesterol başta olmak üzere birçok rahatsızlığa sebep olan şilomikronların oluşmasını yavaşlattığı gözlemlenirken, deney sonunda kötü kolesterol olarak bilinen LDL başta olmak üzere, toplam kolesterol ve trigliseritte düşüş görüldü. Flora Wang:
"Tereyağı, sığır eti ve türevlerinde, vaksenik asit oranı, en az % 70'tir. Araştırmanın bizi en çok sevindiren sonuçlarından biri, metabolizmada birçok hasara sebep olan şilomikronların oluşmasının, bu yolla yavaşlatılabileceği olmuştur. Bugüne kadar zararlı etkilerinden korktuğumuz doğal yağlar, aslında sağlığımız için son derece faydalı. Tereyağı ve sığır etinin; kalp krizi riskini düşürmesi, şeker hastalığı ve obezite tedavisine yardımcı olması ve kolesterole iyi gelmesi, artık bir realite" diye konuştu.
Bu arada, doktora öğrencisi olan Flora Wang, araştırma sonuçlarını sunduğu Alberta'da düzenlenen "Uluslararası Şilomikronların Zararları Sempozyumu"nda, "genç araştırmacı" ödülünü aldı.
AA, (haberturk), 12/05/2008
Yaklaşansaat:
Uzun zamandır tereyağı ve etin zararlı olduğu yönünde değerlendirme ve yorumlar yapıldı. Biz bunun böyle olmadığını, tarihsel ve geleneksel yaşam deneyiminden biliyoruz. Ayrıca hayvanları ve onların ürünlerini, bizim için yaratan Yüce Allah, hayatımızın bu vazgeçilmez ve insanlık tarihi kadar eski besin kaynaklarını, sanki amaçsız yaratmıştı! Ancak hayatın, canlıların ve her şeyin, bu anlamlı ve yüksek amaçlı yaratımını-yönetimini kabul etmeyenlerce; bu meseleler, bir şüphe-belirsizlik konusu olabilir. Nitekim olmaktadır da..
Özellikle New Age felsefesinin ana kaynağını oluşturan Hint-Budist-Yogacı felsefe mensupları, bu tip "vejetaryenci görüşler"ini pompalamaktadırlar. Özellikle cin-şeytanlar, insanoğlunun, zihinsel faaliyetlerini olumsuz anlamda etkileyecek; onu güçten düşürecek, zihinsel melekelerini zayıflatacak ve hayaller görmesini kolaylaştıracak "şeyler"i, medyumları aracılığıyla öneriyorlar. Tek yönlü bitkisel-vejetaryen beslenme palavraları da bu şeylerden birisidir.
Burada, şunu açıkça söyleyebiliriz ki; Yüce Allah, neyi bizim ihtiyacımıza ve hizmetimize sunmuşsa; onda bir gereksizlik-zarar görmek, yanlıştır ve yanlışlanmaya da devam edecektir. Beslenme konusunda unutulmaması gereken başka bir ilke ise; "ilim öğrenme ve Hakkı(Gerçeği) arama çabası" dışında; "her şeyin fazlasının zararlı olacağı" ilkesidir.
|