Senaryo: Cin-Şeytanlar, Oynayanlar: İnsanlar
İblis'in, "insanlığı helaka sürükleme tarihi çağdaş planı", yaşamın tüm boyutlarında; kavramları alt-üst ederek; gerçeği değiştirerek; cehaleti, korkuyu ve dostlarına verdiği sözde gizemli gücü(!) kullanarak devam ediyor. Bir tarafta, gizemli New Age tarikatları, diğer tarafta, insanlığın, "vahiyden mahrum" olarak geldiği bu çıkmaz sokakta; insanın bencil arzularına hitap eden Şeytan'ın aldatıcı vaatleri..
Şeytan, insana zarar verecek güçlerle(!); yani kötü uzaylılar(!), kötü ruhlar(!), ya da şeytanlarla hem korkutuyor, hem de dostları(olan kimselerle), bu esrarengiz güçlere karşı sözde mücadele ediyor ve insanların kurtarıcısı(!) oluyor. Elinden gelse, şeytan kavramını bile hafızalardan silmek isteyen şeytan; bunu başaramayınca, insanlığın bilincine yerleşmiş olan bu gerçeği, bir korku aracı olarak kullanıyor.
Dostlarının nezdinde "melek"(!) biliniyor ve "şeytan çıkarma merasimi"ne yardım edebiliyor ve dostlarını bir kurtarıcı (medyum-ruhban) olarak, insanların gözünde büyütebiliyor. Böylece istediği zaman "melek", istediği zaman da "şeytan" rolünü, adamlarına dağıtıyor. Bazen de insanlara, karşılıklı roller dağıtarak; cinnetlere, katliamlara ve her türlü akılsız-ahlaksız eylemlere sürükleyebiliyor.
Düşmanını tanımayanın, kurtuluşu ve geleceği yoktur. Düşmanınız, sizden bir üst boyuttaysa ve kılıktan kılığa girebiliyorsa ve siz, Allah'ın yardımından mahrumsanız, maalesef, sizin hiç şansınız yoktur. İnsanoğlunun, "sahih vahiy" olmadan; bugün İblis'in ve ordusunun ortaya koyduğu "bu dehşetengiz oyun"u bozması, hiç mi hiç mümkün gözükmüyor.
Bu kısa açıklamamızın daha iyi anlaşılması için, aşağıda üç örnek haber sunacağız. Ancak bu örneklerin anlaşılır hale gelmesi için, elbette "kavramları" ve "saklı anlamları" açmaya çalışacağız.
Hindistan'da: Ortaçağ Avrupası'ndaki Gibi "Cadı Avı"
Birincisi: New Age felsefesine kaynaklık eden ve kökü belki de Atlantis'e kadar uzanan bu "Uzak Doğu Din"lerindeki cin-şeytan oyunları, Orta Çağ Avrupası'nı çağrıştırsa da, bugün, trajik-dramatik boyutlara ulaşmıştır.
Hindistan'da, "cadı"(içinde şeytan) olduğu iddiasıyla, 50 kadının dövüldüğü bildirildi. Hindistan polisi, ülkenin merkezindeki Chhattisgarh eyaletinin aşiret bölgelerinde meydana gelen olayla ilgili soruşturma başlattı. Olayda, söz konusu kadınların, köylüler tarafından "cadı oldukları" gerekçesiyle, sopayla dövüldüğü ve saçlarının kesildiği ifade edildi.
Köylülerin, yerel bir ruhani önderin yönlendirmesiyle, "kötü ruhlar"ın saldırılarından korunmak amacıyla hareket ettikleri belirtiliyor.
Bugüne kadar 100 kadının benzer şekilde saldırıya uğradığı eyalette, 2005 yılında çıkarılan yasayla "cadı avına" çıkanlara, 5 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Özellikle kırsal bölgelerinde "batıl inançların oldukça yaygın olduğu Hindistan"da, her yıl onlarca kadın, "cadı" oldukları iddiasıyla öldürülüyor.
Acaba bu ruhanı önderi(keşişi), kim yönlendiriyor dersiniz? Hindistan'daki toplumsal cinnetleri, cin-şeytanların cirit attığı seremonileri-ayinleri, süt içen putları, Meryem Ana görüntülerine bakarken kör olanları vs. hatırlayınız.
Bir Rahibin İtirafı: "110 Çocuğu Öldürdüm"
İkincisi: Nijerya'da bir piskoposun, canlı yayında yaptığı açıklamalar, insanları dehşete düşürdü. Piskopos, 110 çocuğu, "kötü ruhlar"(şeytanlar) tarafından ele geçirildikleri gerekçesiyle öldürdüğünü itiraf etti.
Bir belgesel çekimine katılan piskopos Sunday Ulup Aya, küçük çocukları nasıl öldürdüğünü anlattı. Piskopos Aya'nın çalıştığı kilisede yapılan aramada, "içlerindeki şeytanın çıkarılmasını" bekleyen iki çocuk ve "şeytan çıkarmada" kullanılacak malzemeler bulundu. Şeytan dostu papazın, aşağıdaki ifadeleri tüyler ürperticidir:
"Cadı doktoru olduğum doğrudur. Ancak, benim öldürdüklerim, çocuklar değil, içlerindeki kötü ruhlardır."
"Şeytanın yönettiği" cahil piskoposun, kiminle işbirliği yaptığı, nasıl cinnet geçirdiği; yönetimini, içindeki şeytana nasıl kaptırdığı açıkça görülüyor.
Film Gibi "Eski Bir Senaryo": Roma'da!
Üçüncüsü: Roma'da "şeytan çıkarma ayini"ne katılan Alman gazeteci, "Şeytan" filmindekilere benzer konuşmalara tanık olmuş.
Almanya'da yayımlanan "Bild am Sonntag" gazetesinin muhabiri Andreas Englisch, Vatikan'ın "baş şeytan kovucusu" Rahip Gabriel Amorth'un, "şeytan kovma ayini"ni izlemiş. Roma'nın bir kenar semtinde yapılan ayini, fotoğraf çekmeme koşuluyla izleyen gazeteci, gördüklerini bakın nasıl anlatmış:
"Odaya, 25 yaşlarında çok güzel bir kadın girdi. Amorth'un yardımcısı, kadını koltuğa sıkıca bağladı ve ayin başladı.
 |
Rahip Gabriel Amorth |
Rahip: Kimsin?
Kadın sustu. Sonra, derinden bir sesle konuştu:
Beni rahat bırak!
Rahip: Sana, Efendimiz Hz. İsa'ya teslim olmanı emrediyorum!
Kadının içindeki şeytan: Beni rahat bırak. Yoksa bu kadını acıdan kıvrandırırım.
Rahip: Kimsin?
Karanlık bir ses gürlüyor:
Ben şeytanım ve bu kadını alıyorum.
Rahip: Cehennem nasıl?
Şeytan: Orada hiçbir zaman gelmeyen ölümü özlemekten başka bir duygu yok.
Rahip: Seni kovuyorum murdar ruh, Efendimiz Hz. İsa adına bırakmanı emrediyorum.
Şeytan: Beni rahat bırak. Gece yatağına yılan koyacak, yarın da kalbini yiyeceğim.
Rahip: Tanrı benim yanımda. Benim adım Cebrail(Gabriel)! Ne zaman istersen gel ve Başmelek'le dövüş!
Rahip: Kaç tane zavallı ruhu Cehennem'e götürdün?
Şeytan: Sadece dün yüzlerce.
Kadın tısladı ve odayı kükürt kokusu kapladı.
Şeytan: Seni de cehenneme alacağım. Bana karşı koyamazsın.
Rahip: İyi dinle ve korkudan titre! Ey şeytan, inancın düşmanı, insanların düşmanı, ölümün temeli, yaşamın hırsızı, her kötülüğün nedeni. Bu insanı bırak!
Kadın feryat etti. Dudakları bembeyaz, titriyor.
Kadın: Hayır! Beni cehenneme gönderirsen, ölürüm. Tüm rahipler katildir.
Rahip: Ey şeytan, sana emrediyorum, bu kadını bırak!"
Gazetecinin Yorumu:
"Kadının gözleri açılıyor. Sıcak bir bakış yakalıyorum. Bu bakış, bir insana ait, İblis'e değil. Ayağa kalkıyor ve rahibin ellerine sarılıyor. Şimdi dua etmeye gidiyor. Bir gün şeytan onu bırakacak. Yoksa buraya bir daha gelecek. Eminim, kazanan Rahip Gabrial Amorth olacak. Bu adam, karanlıkların tüm güçlerinden daha güçlü.."
Bizim Yorumumuz:
Senaryo basit. İblis'in adamları, İsmi Cebrail olan rahiple anlaşmış. Rahip, kendisini Cebrail sanıyor. Aslında Başmelek ismini kullanan İblis'in yardımcılarından birisi de, Cebrail adını kullanıyor. Meleklerin ve gerçek Başmelekler'in, Peygamberlerin, hatta önemli kişilerin isimlerini kullanmak; şeytanların, "kibirli-tekiller"i kandırmak için kullandıkları basit bir numara...
Zavallı kadının içine, şeytancıklardan birini salmışlar. Sözde Başmelek(!) tarafından desteklenen Rahip, tehditler savuruyor, meydan okuyor. Kadının içindeki şeytancık da, çaresiz(emir öyle) kadını terk ediyor. Böylece adı Cebrail olan Rahip efendi kahramanlaşıyor. Kimin kim olduğundan, İblis'in ve ordusunun planlarından habersiz olan Alman gazetecinin ağzı da, bir karış açıkta kalıyor. "Gerçek vahyi örtenler"in, bu kadar küçük tuzaklara düşmesi, trajik ama bir gerçektir.
Kendisini Başmelek Mikail olarak pazarlayan İblis'in, yakın gelecekte oynayacağı daha büyük oyunları, bekleyin! Melek etiketli bu zehirli yılanların(şeytanların), daha ne senaryolar yazacağını tahmin etmek bile dehşet verici. Bir taraftan, insanlara "musallat" ettikleri cin-şeytanlarla, insanlara korku salacaklar. Diğer taraftan da; kurtarıcılar(!), şifacılar(!), insanları çok seven(!) rehberler(!) yahut melekler(!) olarak, insanların yardımına koşacaklardır.
Bir taraftan korkut, iradesini çöz; diğer taraftan da, melek postuyla kurtarıcısı ol! İşte İblis'in ve ondan ders alan "Dünya Büyükleri(!)"nin değişmez taktiği bu.
Yaklaşan Saat, 26/12/2008
|