ABD'nin İnsanlar Üzerinde: "İnsanlık Dışı Deneyleri"

1931: Dr. Cornelius Rhoads, Rockefeller Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü'nün gözetiminde, insan deneklere kanser hücreleri aşıladı. Daha sonra Maryland, Utah ve Panama'da ABD Ordusu, Biyolojik Silah tesislerini kurdu ve ABD, Atom Enerjisi Komisyonu'na tayin edildi. Buradaki görevi sırasında, Amerikan askerlerine ve hastanelerde yatan sivil hastalara, radyoaktif madde verilmesini içeren bir dizi deneye başladı.

1940: Chicago'daki 400 tutukluya, yeni ve deneysel ilaçların etkilerinin araştırılması amacıyla; sıtma mikrobu enjekte edildi. Daha sonra Nürmberg'de yargılanan Nazi doktorlar, soykırım sırasında kendi yaptıklarını savunmak için bu Amerikan araştırmasını örnek gösterdiler.

1943: Japonya'nın tam kapsamlı biyolojik silah programına karşılık, ABD de Fort Detrick askeri üssünde, biyolojik silahlarla ilgili araştırmalar başlattı.

1944: Amerikan Donanması, gaz maskelerini ve koruyucu kıyafetleri denemek için, insan kobaylar kullandı. Gaz odasına kapatılan bu denekler, hardal gazı ve levisite maruz bırakıldı.

1945: Ataç Projesi başlatıldı. Nazi bilim adamlarını işe alan ABD Dışişleri Bakanlığı, Ordu İstihbarat ve CIA, onlara, ABD'de çok gizli hükümet projelerinde çalışmaları karşılığında dokunulmazlık ve yeni kimlikler verdi. ''Program F'' , ABD Atom Enerjisi Komisyonu tarafından başlatıldı.

Bu program, atom bombası üretimindeki en önemli kimyasal maddelerden biri olan florid in, insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştıran en geniş kapsamlı çalışmaydı. Araştırma sırasında floridin, insanoğlunun bildiği en zehirli kimyasallardan biri olduğu ve merkezi sinir sistemi üzerinde büyük hasara yol açtığı anlaşıldı. Ancak elde edilen bilgilerin büyük bölümü, atom bombalarının engelleneceği korkusuyla, ulusal güvenlik adına gizli tutuldu.

1946: Savaş gazilerine hizmet veren hastanelerdeki hastalar, tıbbi deneylerde kobay olarak kullanıldı. Kuşkuları ortadan kaldırmak için, ne zaman bir hastanede gerçekleştirilen bir çalışmayla ilgili rapor hazırlansa, ''deney'' sözcüğü yerine ''araştırma'' ya da ''inceleme'' sözcüklerinin kullanılması emredildi.

1947: ABD Atom Enerjisi Komisyonu, insan deneklere, damardan radyoaktif maddelerin verileceği deneylere başlayacağını bildiren gizli bir belge yayımladı. CIA ve Amerikan istihbaratı tarafından, silah olarak kullanılabilmesi için, LSD araştırmalarına(zihin kontrolü ve beyin yıkama amacıyla) başlandı. Hem sivil hem asker denekler, haber verilerek ya da verilmeyerek bu deneylerde kullanıldı.

1950: Savunma Bakanlığı, nükleer silahların çöllerde denenmesi ve bombanın etki alanı içinde kalan insanların, sağlık problemlerinin ve ölüm oranlarının gözlenmesi için planlar yapmaya başladı. Amerikan kentlerinin bir biyolojik saldırı durumunda, ne ölçüde zarar göreceğini belirlemek için ABD donanmasına bağlı gemiler, San Francisco kentine bakteriden oluşan bir bulut püskürttü. Çok sayıda insan, zatürree benzeri belirtiler göstererek hastalandı.

1951: Savunma Bakanlığı, hastalığa neden olan bakteri ve virüslerin kullanıldığı, açık hava deneyleri başlattı. 1969 yılına kadar süren bu deneylerde, geniş kitlelerin, bu bakterilere maruz kaldığından kuşkulanılıyor.

1953: ABD ordusu, kimyasal maddeleri dağıtmak konusunda, ne kadar etkin olduklarını belirlemek amacıyla; Fort Wayne, Minneapolis, Winnipeg, St Louis ve Leesburg, Virginia'da, çinko kadmiyum sülfür gazıyla yüklü bulutlar saldı. Ordu, Donanma ve CIA'nın ortaklaşa gerçekleştirdiği deneylerde, New York ve San Francisco'da yaşayan on binlerce kişi, solunum yoluyla bulaşan mikroplara maruz bırakıldı. CIA, MKULTRA projesini başlattı. Resmi olarak 11 yıl süren bu araştırma programı, zihin kontrolünde kullanılabilecek ilaçların ve biyolojik silahların, üretimi ve denenmesi için tasarlanmıştı.

1955: Geniş kitlelere, biyolojik maddeleri bulaştırabilme yeteneğini ölçmek isteyen CIA, ordunun biyolojik silah cephaneliğinden alınmış bir bakteriyi, Florida'daki Tampa Körfezi'ne saldı.

1956: Amerikan ordusu, sıtma mikrobu taşıyan sivrisinekleri, Georgia'nın Savannah ve Florida'nın Avon Park bölgelerine bıraktı. Her deneyin ardından, kendilerini, kamu sağlığı görevlileri olarak tanıtan ordu ajanları, mikrobun, kurbanlar üzerindeki etkilerini inceledi.

1960: Savunma Bakanlığı, Avrupa ve Uzakdoğu'daki halklar üzerinde LSD'yle ilgili saha denemeleri yapılması için onay verdi. MKULTRA kapsamında Avrupa'da yapılan deneyin kod adına, Üçüncü Şans Projesi, Asya'dakine de Derbi Şapkası Projesi denildi.

1964: CIA ve Savunma Bakanlığı; ortaklaşa zihin kontrol tekniklerinin araştırıldığı MKSEARCH Projesi'ni başlattı. Aynı yıl resmen sona erdirilmiş gözüken MKULTRA Projesi, aslında MKSEARCH Projesi'yle birleştirilmişti. MKSEARCH Projesi, davranış ve algı bozukluklarına yol açan kimyasallar(uyuşturucular) yoluyla, insan davranışlarını yönlendirme çalışmalarına verilen isimdi.

1965: Philadelphia'daki Holmesburg Eyalet Cezaevi'ndeki tutuklulara, ABD'nin Vietnam Savaşı'nda bitki örtüsünü ve ormanları yok etmekte kullandığı yüksek oranda zehire sahip Portakal Gazı'nın, kimyasal bileşeni olan dioksin verildi.

1966: CIA, yine MKULTRA'nın devamı olan Proje MKOFTEN'ı başlattı. Bu, belli kimyasalların, insanlar ve hayvanlar üzerindeki zehirleyici etkilerini araştıran bir projeydi. ABD ordusu tarafından, New York kenti metrosuna, Bacillus subtilis mikrobu verildi. Ordu bilim adamlarının, bakteriyle dolu ampulleri havalandırma ızgaralarına atmaları sonucu, bir milyonun üzerinde insan, bu zehirli havayı soludu.

1967: CIA ve Savunma Bakanlığı, yine biyolojik ve kimyasal silahları denemeyi amaçlayan MKNAOMI Projesi'ni hayata geçirdi.

1969: Savunma Bakanlığı'ndan Dr. Robert MacMahon , 5-10 yıl içerisinde, 'insanın bağışıklık sistemine saldıran ve hiçbir ilaçla tedavi edilemeyen sentetik bir virüs geliştirmek için, Amerikan Kongresi'nden 10 milyon dolar ödenek talep etti.

1970: Ödeneğin sağlanmasının ardından, CIA gözlemi altında yürütülen proje, ordunun çok gizli biyolojik silah tesisi olarak bilinen Fort Detrick'teki Gizli Operasyonlar Bölümü'nde başlatıldı. Burada, AIDS benzeri virüsleri ayrıştırmak için, moleküler biyoloji teknikleri kullanıldığı yolunda spekülasyonlar giderek arttı. ABD, DNA'larındaki genetik değişiklikler ve varyasyonlar nedeniyle, hassas olan belli etnik grupları, hedef almak ve yok etmek amacıyla tasarlanmış, etnik silahları geliştirme çalışmalarını yoğunlaştırdı (Military Review, Kasım 1970).

1975: Fort Detrick'deki Biyolojik Silah Merkezi'nin virüs bölümüne, Fredrick Kanser Araştırma Tesisleri adı verilerek, Ulusal Kanser Enstitüsü'nün (NCI) denetimine verildi. ABD Donanması'nın, burada kansere neden olan virüsleri geliştirmek amacıyla, özel bir virüs kanser programı başlattığı tahmin ediliyor. Bilim adamları burada, aynı zamanda, hiçbir bağışıklığın bulunmadığı bir virüs ayrıştırdılar. Bu virüse, sonradan HTLV (İnsan T- hücresi Lösemi Virüsü) adı verildi.

1977: Senato'da yapılan oturumlarda, 239 yerleşim bölgesinin, 1949-1969 yılları arasında, biyolojik maddelerle zehirlendiği doğrulandı. San Francisco, başkent Washington, Key West, Panama Kenti, Minneapolis ve St. Louis, bu bölgelerden sadece birkaçı.

1978: Salgın Önleme Merkezi (CDC) tarafından gerçekleştirilen, deneysel Hepatit B aşılama çalışmaları, New York, Los Angeles ve San Francisco kentlerinde başladı. Araştırma denekleri bulmak için verilen ilanlarda, özellikle çok eşli eşcinsel erkekler arandığı vurgulandı.

1981: İlk AIDS vakalarının, New York, Los Angeles ve San Francisco'daki eşcinsel erkekler arasından çıktığı doğrulandı. Bu vakaların ortaya çıkması, AIDS'in, Hepatit B aşısı yoluyla bulaştığı yönünde spekülasyonların da yayılmasına neden oldu.

1986: Ulusal Bilimler Akademisi Tutanakları'na göre HIV ve VISNA virüsleri, HTLV ile neredeyse aynıydı (ufak bir kısım hariç yüksek oranda benzerlik taşıyordu). Bu bilgi, HTLV ve VISNA virüslerinin, doğada hiçbir bağışıklığı bulunmayan yeni bir virüs ayrıştırmak amacıyla birleştirilmiş olabileceği spekülasyonlarını doğurdu.

1987: Savunma Bakanlığı, biyolojik silah geliştirilmesini yasaklayan uluslararası bir sözleşme bulunmasına rağmen, ülke çapında 127 tesiste ve üniversitede araştırma çalışmalarını sürdürdüğünü kabul etti.

1994: Houston'daki MD Anderson Kanser Merkezi'nden Dr. Garth Nicholson, ''gen izleme'' adı verilen bir teknikle, Çöl Fırtınası operasyonu'ndan dönen askerlerin birçoğunda, biyolojik silah yapımında kullanılan bir mikrop olan mycoplasma incognitus'un, değiştirilmiş bir cinsini keşfetti. Moleküler yapısının % 40'ına, HIV protein tabakası katılmış olması, mikrobun insan yapımı olduğunu göstermektedir.

Senatör John D. Rockefeller, Savunma Bakanlığı'nın, en az 50 yıldır yüz binlerce askeri personeli, deneylerde kobay olarak kullandığını ve bilinçli olarak tehlikeli maddelere maruz bıraktığını açıklayan bir rapor yayımladı. Bu maddelerin arasında, hardal gazı, sinir gazı, radyasyon ve Körfez Şavaşı sırasında kullanılan kimyasallar bulunuyor.

1995: ABD Hükümeti, insanlar üzerinde tıbbi deneyler gerçekleştirmiş Japon savaş suçlularına ve bilim adamlarına, biyolojik silah araştırmalarıyla ilgili bilgi karşılığında, maaş ve dokunulmazlık teklif ettiğini kabul etti. Dr. Garth Nicolson, Körfez Şavaşı'nda kullanılan biyolojik silahların, Houston, Teksas ve Boca Raton Florida'da üretildiğini ve Teksas Cezaevi'ndeki tutuklular üzerinde denendiğini gösteren kanıtları ortaya serdi.

1996: Savunma Bakanlığı, Çöl Fırtınası'na katılan askerlerin, kimyasal maddelere maruz kaldığını kabul etti.

1997: 88 Kongre üyesi, biyolojik silah kullanımı ve Körfez Savaşı Sendromu ile ilgili soruşturma açılmasını talep eden bir mektup imzaladı.

hurriyet.com 23/11/2007