NASA'nın Yeni Keşfi: "Süper Karadelikler Her Yerde"

Astronomlar, milyarlarca ışık yılı uzaktaki tozlu galaksilerin derinliklerinde saklanmış, yüzlerce karadeliği açığa çıkardı.  

NASA’nın Spitzer ve Chandra uzay teleskopları, oldukça büyük kütleli ve gittikçe büyüyen karadelikler keşfetti. Bu karadelikler, uzun zamandır aranan kayıp topluluğun, büyük bir bölümünü temsil ediyor. Bunun anlamı, bugüne dek bildiklerimize ek olarak, yüz milyonlarca karadelik bulunmuş olduğudur. Yapılan bu keşif, genç evrenimizde, bilinen karadeliklerin, iki katından daha fazla miktarda karadeliğin gelişmekte olduğunu gösterdi.

Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi’nde bilim adamı olan ve 10 Kasımda Astrofizik Journal’da çıkan konuyla ilgili makalenin, yardımcı yazarlarından olan Mark Dickinson şu açıklamalarda bulundu:

"Aktif, süper kütleli karadelikler, erken evrenin her yerindeydiler. Son araştırmamızdan önce, buzdağının sadece su üstündeki kısmını görebiliyorduk, şimdiyse buzdağının kendisini görmekteyiz."

Bu bulgular, uzak evrende ki birçok büyük galaksinin gençliklerini, merkezlerindeki yakıtlarını, devasa kara delikler oluşturabilmek için harcadıklarına dair ilk delil niteliği taşıyorlar.

Onlarca yıldır, aktif karadeliklerin büyük bölümünün kayıp olduğu düşünülüyordu. Bu yüksek enerjili yapılar, karadeliklerin, kuasar adı verilen bir sınıfına aittir. Kuasarlar, yeni yeni oluşan süper kütleli karadelikleri, çevreleyen ve besleyen, çörek(açma) şeklindeki gaz ve toz bulutundan oluşur. Gaz ve toz bulutu, karadelik tarafından silinip süpürüldüğü zaman, kuasarların ısısı artar ve dışarı doğru  X-ışınları, fırlatmaya başlarlar. Bu X-ışınları, uzayda yaygın parıltı şeklinde fark edilebilirler. Ancak genellikle gaz ve toz bulutları, kuasarları bizim görüşümüzden sakladığı için onları doğrudan göremeyiz.

Fransa’daki L'Energie Atomique'de görevli bilim adamı ve araştırmanın lideri olan Emanuele Daddi şunları ifade ediyor:

"30 yıldır devam eden diğer çalışmalardan, evrende daha fazla kuasar olması gerektiğini biliyorduk; ancak onları nerede bulacağımızı şimdi öğrendik."

Daddi ve ekibi, ilk olarak işe; tozlu ve aynı zamanda da oldukça büyük 1000 galaksinin üzerinde çalışarak başladılar. Bunlar kuasarlardan yoksun ve de yıldız oluşturmakla meşgul galaksilerdiler. Bu galaksiler, hemen hemen bizim spiral şeklindeki Samanyolu galaksimizle aynı kütleye sahip, ancak şekilleri daha düzensiz galaksilerdi. 9-11 milyar ışık yılı uzaklıkta bulunan bu galaksiler, evrenin gençlik dönemlerinden ( 2,5-4,5 milyar yaşından) beri varlıklarını sürdürüyorlar.

Astronomlar, Spitzer teleskobunun kızılötesi gözlerinden, galaksilere daha yakından baktıklarında; yaklaşık 200 tanesinin alışılmadık kızılötesi ışınlar yaydığının farkına vardı. Chandra teleskopundandan alınan veriler ve "stacking"(istifleme) denilen yeni yöntem, galaksilerin, içlerinde büyük kuasarları sakladığını ortaya koydu. Bilim adamları şimdi, kuasarların aşırı miktarda kızılötesi ışın yayarak, kendilerini çevreleyen çörek şeklindeki bulutlardaki toz partiküllerini ısıttığını düşünüyor.

Daddi, erken evrende saklanmış kuasar topluluklarının bir çoğunu, bulduklarını ifade etti. Bundan öncesine kadar ise, bu saklanmış olan karadeliklerden, yalnızca yoğunluğu en az olanlar ve en enerjik olanları görülebiliyordu.

Yeni bulunan kuasarlar, büyük galaksilerin nasıl geliştiklerine dair temel soruların yanıtlanmasına yardımcı olmaktadır. Örneğin; astronomlar,çok büyük galaksilerin, aşırı büyük oluncaya ve barındırdıkları karadelikler, yıldız formlarını ortadan kaldırıncaya kadar; eşzamanlı ve düzenli bir şekilde yeni yıldızlar ve karadelikler oluşturduğunu öğrendiler.    

Ayrıca bu gözlem sonucunda bilim adamları, galaksiler arasında yaşanan çarpışmaların, galaksilerin değişim ve gelişim süreçlerinde, önceden inanıldığı kadar büyük bir rol oynamadığını düşünüyorlar. Durham Üniversitesi’nde çalışan ve aynı zamanda makalenin yardımcı yazarlarından olan David Alexander bu konuda şunları söylüyor:

"Kuramcılar, bu kuasar aktivitesinin başlayabilmesinin, galaksilerin birbirleriyle birleşmesine bağlı olduğunu düşünüyorlardı. Acak şimdi, kuasarların  temasa uğramamış galaksilerde de aktif olabildiklerini gördük."

Bir başka yardımcı yazar olan, L'Energie Atomique'de görevli bilim adamı David Elbaz ise düşüncelerini şöyle açıklıyor:

"Biz şimdiye kadar, gözlerimiz kapalıyken bir fil üzerinde çalışma yapıyorduk ve hangi tür hayvan üzerinde çalıştığımız konusunda emin değildik. Ama şimdi fili görebilmekteyiz."

Kaynak: "Missing Black Hole Report: Hundreds Found!", nasa.gov, Çev. Furkan Eser, yaklasansaat.com, 25/10/2007.