Antibiyotikler Ve Bakterilerin Savaşı
Antibiyotikler, genel anlamda bakterilerin neden olduğu enfeksiyon hastalıkların tedavisinde kullanılır. Antibiyotikler, bakterileri ya öldürmek ya da üremelerini engellemek için kullanılan ilaçlardır. Doktorların, hastalara reçeteyle verdikleri ilaçlar arasında antibiyotikler, ilk sırayı almaktadır.
Son yıllarda, antibiyotiklerin yaygın ve kontrolsüz kullanımı, bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesine neden olmuştur. Aynı zamanda, çoğu viral nedenlere bağlı, üst solunum yolu, grip, nezle, sinüzit, tonsilit, faranjit ve fizik tedavi rahatsızlıklarında, antibiyotik kullanımının, en sık rastlanan yanlışlar olduğu biliniyor.
Antibiyotiklerin, bir çok enfeksiyon hastalığını tedavi ettiği bir gerçek. Ancak, bakterilerinde bu antibiyotiklere karşı direnç mekanizması geliştirerek, tedaviyi etkisiz kılması kaçınılmaz. Araştırmacılar, enfeksiyon hastalıklarına karşı yeni antibiyotikler geliştirirken, bilinçsiz antibiyotik kullanımı da bakterilerin direnç mekanizmasını kolaylaştırmaktadır.
Antibiyotiklerin direnç mekanizması ne demektir?
Bakterilerde, her canlı gibi yaşamını devam ettirmek için genomlarında var olan bazı direnç mekanizmalarına sahiptir.Bu direnç mekanizması nasıl işliyor?
- Antibiyotiğin yapısını bozacak enzim üreterek.
- Antibiyotiğin, bakterinin sitoplazmik zarından girmesini engelleyerek.
- Antibiyotiğin, bakterinin ölümüne neden olacak ya da üremesini durduracak yapı birimlerine bağlanmasını engelleyerek. Yani, bu yapı birimlerini değişime uğratarak antibiyotiğin bağlanmasını engelliyor ve böylece hayati fonksiyonlarını yerine getirebiliyor.
Doktor açısından enfeksiyon hastalığına karşı, antibiyotik tedavisi vermeden önce, 2 durum söz konusudur:
 |
Bakterinin Kısımları |
Birinci durumda, enfeksiyon etkeni olan bakteri tespit edilir ve bu bakteriye yönelik en dar spektrumlu, en etkin ve yan etkisi az olacak antibiyotik verilir.
İkinci durumda ise, enfeksiyon etkeni olan bakteri tespit edilmemiş fakat, bu hastalığı sıklıkla yapan bakteri grubuna karşı geniş spektrumlu antibiyotik verilir. Bu ikinci durum, hem hasta hem de bakteri açısından bazı sakıncalar doğuracaktır. Gereksiz veya yanlış antibiyotik kullanımı, hastada gereksiz toksik etki oluştururken, bakterilerin de direnç geliştirmesine neden olmaktadır.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal tarafından yapılan "Antibiyotik Kullanırken Dikkat" başlıklı araştırmada, antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımının, tedavide direnç sorunu ortaya çıkardığı vurgulanmaktadır:
"Türkiye'nin antibiyotik kullanımı, % 18- 20 oranıyla birinci sıradayken, gelişmiş ülkelerde antibiyotik kullanımı, beşinci sırada yer almaktadır. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı, gereksiz yere ilaçların yan etkisine maruz kalınmasına ve ülkemizin ekonomik anlamda zarar görmesine yol açmaktadır. Yaygın ve yoğun antibiyotik kullanımı, daha önceden antibiyotik kullanmış hastalarda, dirençli bakterilerle, enfeksiyon sıklığını artırmaktadır. Dirençli enfeksiyonlar, hastanın hastanedeki sürecinin uzamasına, tedavi maliyetlerinin ve tedaviye bağlı komplikasyonların artmasına neden olmaktadır. Yanlış uygulamalar sonucu, yeni çıkan antibiyotiklere bile hızlı ve yaygın direnç gelişimi bildirilmektedir. Hastanelerde enfeksiyona yol açan bakterilerin yüzde 70'inde, en az bir antibiyotiğe karşı direnç gelişmiş durumdadır."
Hazırlayan: Mikrobiyoloji Uzmanı, Dr. Erman Gündoğdu, 03/09/2007.
Bilinçsiz "Antibiyotik Reçeteleri Ve Kullanımı" Azalmıyor: Bakteriler Gittikçe Güçleniyor
Antimikrobiyal Kemoterapi Dergisi’nin ekinde, koruyucu hekimliğe dair, Dünya çapında muayene ve reçetelere dayanan analiz yapılmıştır. Resmi kaynakların uyarısına rağmen;pratisyen doktorlar, hala anjin, orta kulak iltihabı, üst solunum yolları enfeksiyonları ve sinüzit hastalıklarının %80’inde hastalara antibiyotik yazıyor.
Solunum yolu enfeksiyonlarına antibiyotik tedavisi verme oranı, 1990’lı yıllarda biraz düştü. Ancak pratisyen doktorlar, hala enfeksiyonların büyük bir kısmına, antibiyotik tedavisi vermeye devam ediyor. Hatta semptomlar viral kaynaklı olsa da antibiyotik veriliyor.Bu uygulamalar, bakterilerde,antibiyotiklere karşı oluşan direncinin daha da artmasına yaramaktadır. Antibiyotiğe direnç kazanmış hastalık yapıcı bakterilerde, en yaygın kullanılan ilaç tedavileri sonuç vermemektedir.
İngiltere’de, hükümetin danışma organına bağlı, Antimikrobiyal Direnç ile alakalı Uzman Tavsiye Komitesi Üyesi ve aynı zamanda da bir pratisyen hekim olan Douglas Fleming, şu açıklamayı yapıyor:
“Birçok doktor, hastalarına antibiyotik vererek iyi bir şey yaptığına inanıyor. Yada en azından teşhis esnasında gözden kaçmış olabilecek kayda değer bir bakteriyel enfeksiyonunu önlediğini zannediyor. Ancak bu uygulamayla hastasına zarar verebileceği ihtimalini pek az düşünüyor.”
Araştırma, pratisyen hekimlerin muayene ve reçete verilerini araştırarak, koruyucu hekimlik kapsamında ne kadar antibiyotik reçetesi yazdıklarını tahlil etmeye çalıştı. Araştırmacılar, 1998 ve 2001 yılları arasında ki antibiyotik tedavisi verilebilecek bütün muayene verilerini incelediler. Ve ‘antibiyotikle tedavisi mümkün’ tanımlaması altında aynı gün 60 pratisyen doktorun antibakteriyel ilaç yazdığını belirlediler.
Oysa araştırma sonuçları, yazılan reçetelerin amaca pek de uygun olmadığını gösteriyordu. En fazla antibakteriyel ilaç yazılan 10 hastalığın şunlar olduğu belirlendi:
"Üst solunum yolu enfeksiyonu, alt solunum yolu enfeksiyonlu, anjin, idrar yolu enfeksiyonu, orta kulak iltihabı, konjonktiv iltihabı (Gözün en dışını ve göz kapaklarının en içini saran müköz zarların iltihaplanması), net bir teşhisi olmayan deri hastalıkları, sinüzit, dış kulak iltihabı, impetigo(bir cilt hastalığı)."
Araştırmacılar, uzmanların bu hastalıkların tedavisinde antibiyotik uygulanmamasını tavsiye etmelerine rağmen; bu tip vakaların %80’in de antibiyotikle tedavi etme yoluna gidildiğini ortaya koydu.
Dr Fleming, şöyle bir yorum getiriyor:
“Pratisyen doktorların reçete yazma alışkanlıklarının değiştiğine inanıp kendimizi güvende hissetmemeliyiz. Doktorlara antibiyotik direnç ve tedaviye uygun olmayan reçeteler arasındaki bağlantıyı kanıt olarak gösterip, onları ikna etmeye çalışmaktansa, doktorların bu konudaki alışkanlıklarını değiştirebilmek için nasıl müdahale edilebileceğine odaklanmamız daha doğru olacaktır.”
İnsanların antibiyotik almalarında en önemli belirleyicilerden biri, hastanın aynı hastalık için daha önce de antibiyotik yazılmış bir reçete alıp almadığıdır. Hekimler hastalara çoğu zaman antibiyotik yazdıklarını çünkü hastaların onlardan bunu istediklerini belirttiler.
Reçetelere yazılan ilaçlara karşı antibiyotik direncinin gelişmesi konusunda, hastaların bilinçli olup olmamalarının etkilerini incelemek için, Sağlık Bakanlığı tarafından desteklenen bir ekip, aynı bültende yayınlanan ayrı bir çalışmada da halkın antibiyotiğe bakışını araştırdı.
Araştırmacıların sorularını yanıtlayan 7120 kişinin %38’i bir önceki sene kendisine antibiyotik içeren bir reçete verildiğini söyledi. Bununla birlikte araştırma sürpriz bir şekilde insanların büyük çoğunluğunun antibiyotiklerin viral durumlarda kullanıldığını zannettiğini gösterdi. Araştırma, ayrıca insanların antibiyotiklerin nasıl kullanılması gerektiğini bilseler de buna uygun davranmadıklarını gösterdi. Örneğin; verilen bir set antibiyotiğin tek bir vakada tamamlanması gerektiğinin bilinmesine rağmen arta kalan antibiyotiklerin başka bir hastalık esnasında kullanılmak üzere saklandığını ifade ettiler.
Raporu yazanlar şu şekilde görüş bildirdiler:
“Toplumun üçte birinin hala antibiyotiklerin öksürük ve soğuk algınlığına iyi geldiğine inandığı anlaşıldı. Ancak yine de insanları gerçeğin böyle olmadığına inandırmak antibiyotik verilen reçetelerin azalması için yeterli olmayabilir. Çünkü biz bu araştırmada antibiyotikler hakkında bilgisi olanların da bu ilaçları almayı azaltmadıklarını da ispatladık.”
Bültende bulunan antiviral ilaç gözetiminin öncelikleri hakkında ki raporun yazarı olan Dr. Deenan Pillay’e göre, ilaç direncinin riskleri hakkında kamuoyunu bilgilendirmek gelecekte çok daha acil olacak. Çünkü antiviral ilaçlara olan direnç tıpkı antibakteriyel ilaçlarda olduğu gibi gittikçe büyüyen bir sorun.
Dr. Pillay raporunda son olarak şu uyarıyı yapıyor:
“Antiviral ilaç direncinin ortaya çıkması neredeyse kaçınılmazdır. Bu dirence karşı mücadelede klinikler, labaratuarlar ve halk sağlığı birimleri çok etkili adımlar atmak zorundadır. HIV sayesinde kazanılan tecrübelerle bu virüslerin yayılma potansiyelini öğrendik.”
Güncelleme:03/09/2007
Kaynak: "Antibiotic Resistance: Doctors' Antibiotic Prescribing Practices Still Contributing To Problem", is issued by Oxford University, Çev:Furkan Eser, 27/7/2007.
Türkiye Antibiyotik Tüketiminde Dünya Birincisi
Türkiye’de bilinçsizce antibiyotik kullanılması ve satılması nedeniyle, mikropların direnç kazandığı, bu yüzden daha etkili ve daha pahalı olan 4. kuşak antibiyotiklere geçildiği bildirildi.
Avrupa ülkelerinde ise 2. kuşak antibiyotik kullanıldığı belirtildi.
Atatürk Üniversitesi (A.Ü) Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Çelebi, Türkiye’nin yıllık ilaç tüketim giderinin yaklaşık 12 milyar dolar civarında olduğunu, bunların büyük bölümünü de antibiyotiklerin oluşturduğunu söyledi. Antibiyotiklerin bilinçsizce kullanılıp satıldığını belirten Çelebi, “Yıllardır süren bu uygulama nedeniyle Türkiye, antibiyotik tüketiminde dünya birincisi” diye konuştu.
4. Kuşak Antibiyotik...
Dünyada, temel olarak 20 çeşit antibiyotik bulunduğunu belirten Prof. Dr. Çelebi, bu antibiyotik çeşitlerinin geliştirilerek, gruplar halinde çeşit sayılarının gün geçtikçe arttırıldığını bildirdi.
Vücudun ve mikropların yapısına göre geliştirilen antibiyotiklerin daha geniş spektrumlu ve daha pahalı olduğunu anlatan Çelebi, şunları söyledi: “Ülkemizde bilinçsizce antibiyotik kullanımı, 4. kuşak antibiyotik kullanmamıza neden oldu. Daha etkili ve daha pahalı olan 4. kuşak antibiyotikler, az gelişmiş ülkelerde tüketilmektedir. Avrupa ülkelerinde 2. kuşak antibiyotik kullanılırken, ülkemizde 4. kuşak antibiyotikler kullanılıyor. Bu tür antibiyotiklerin yan etkisi, diğerlerine oranla çok yüksek.”
“Zararlı Hale Geliyor”
Sürekli kullanılan antibiyotiklerin gereğinden fazla ve bilinçsiz kullanılması sonucu vücudun bağışkanlık kazandığını belirten Selahattin Çelebi, bazı hastalıklara karşı faydalı olan antibiyotiklerin belli bir süre sonra etkisiz, hatta zararlı hale geldiğini söyledi.
Hekimlerin kültür ve antibiyogram tahlil sonuçlarına göre hastalara antibiyotik yazma işleminde dikkatli davranmaları gerektiğini belirten Çelebi, tahlil sonuçları alındıktan sonra konulan teşhis doğrultusunda antibiyotik yazımına özen göstermeleri gerektiğini kaydetti.
Hekime danışmadan antibiyotik kullanan vatandaşların, en etkili antibiyotikleri tercih ettiğini belirten Çelebi, şöyle devam etti: “Tahlil yaptırılmadan antibiyotik kullanılmamalıdır. Dar spektrumlu antibiyotiğin yeterli olacağı bir vakada, geniş spektrumlu antibiyotik kullanılması, vücudun bağışkanlık kazanmasına neden oluyor. Bilinçsiz kullanılan antibiyotikler, vücuda fayda yerine zarar veriyor.”
Güncelleme: 03/09/2007
ntvmsnbc.com 26/05/2004 |