yaklaşan saat
kuranda islam, kuran ışığında araştırmalar


 


 
Gönderen  Aranacak Kelime
Gönderen:
Köle

Yer:
Diger

Tarih:
22 Mart 2019, Cuma
17:48


Sayın Bir köle
Kıymetli yorumunuz için teşekkür ederim verdiğiniz linklerdeki içerikleri de okudum, fakat mesela abd in köle olarak çevrildiği bir Kur'an meali olmaması yüzünden hangi ayeti nasıl okuyacağım bunlar kafamı dolandırıyor.sitedeki içerikler gerçekten çok faydalı ve büyük emek gösterilerek hazirlanmis.hazirlayanlara çok teşekkür ediyorum
Yukarı  
 
Gönderen:
Bir köle

Yer:
Diger

Tarih:
22 Mart 2019, Cuma
16:03



Sayın Allah’a köle olmayı anlıyan arkadaş,
Herhalde sizde birşeylerin farkına varmışssınız. Gerçekten durduğunuz yolun ne kadar önemli olduğunu ve bundan sonra attığınız adımların ne kadar hayati olduğunu söylemek istiyorum ve size büyük içtenlikle, samimiyetle tavsiye vermek istiyorum...tabi ki YS İnşallah daha güzel söyleyecektir. Bu yazıların amacı sizin başkalarına söyleyerek bunu teyit etmek değildir. Bu yazıları, Sizin aklınız bunu kavraması ve kabul etmesi lazımdır. Çünkü Rabbimize bu anlayış ve kavrayışla teslim olacaz ve hesaba çekilecez.
Tabiki Allah’a köle olmayı anladıktan sonra iblis hizbileri sizi gerçek yoldan alıkoymak için, aslında bu yolun hayati olmadığını düşündürmek için ellerinden gelenlerini ardına koymayacaktır..
Sizin üstünde durduğunuz bu yol sitenin kalbi; temel amacı yani İslam’ın temel konusudur. Size bazı linkleri vericem. Ve bu linklerde O bazı şeytanlarla nasıl başa çıkılmak gerektiğini anlıyacağınızı düşünüyorum. Eğer ki samimiyetle bu gerçeğin peşinde iseniz bu badireleri inşallah atlatıcaksınız..
Allah hepimize acısın ve hidayet versin.
Yukarı  
 
Gönderen:
Köle

Yer:
Diger

Tarih:
21 Mart 2019, Perşembe
16:40


Merhaba, arkadaşlarımla konuşurken "abd"ın kul değil "köle" anlamında olduğuyla ilgili yazıdan bahsettim. Sonuç olarak bunu kimsenin bu şekilde düşünmediğini anladım. Hiç bir hoca vs. gerçekten de "köle" kelimesini kullanmıyor. Yazıda söylendiği gibi "yakıştıramadıkları için" büyük ihtimalle. Bu konu ile ilgili konuşurken "tevhid"in tam anlamını, "ilah" kelimesinin anlamının iyi anlaşılması gerektiğinden de bahsettim fakat gerçekten herkes sanırım bu konulara çok uzak. Takma kafanı, o kadar takva sahibi değiliz, düşünme bunları diyorlar. Ayrıca şu video paylaşım sitelerindeki herkesin farklı farklı attığı şeylerden ötürü herkes bir fikir edinmiş. Birisi ye'cuc me'cuc Antartika'da diyor, birisi velilerin gaybı bildiğini bilebileceğini savunuyor. Tasavvufa ve tarikat şeyhlerine karşı olduğumu söyleyince Kur'an'ı anlayamazsın sen deniyor. Bu sefer de vahabi kafalı olanlardan mi öğreniyorsun bunları deniyor. Sizler bununla nasıl başa çıkıyorsunuz. Selamlar
Yukarı  
 
Gönderen:
Mutlu

Yer:
Diger

Tarih:
18 Mart 2019, Pazartesi
06:40


Merhaba yazıdaki ilk yalancıların yalancisi yazısını okuduğum an bu soruyu sordum devamını okuyunca feto olduğunu anladim fakat yazıyı kaldiramadim kusura bakmayın
Yukarı  
 
Gönderen:
Ali

Yer:
Diger

Tarih:
18 Mart 2019, Pazartesi
00:00



Gerçekten bu açıklamayı okudunuz da anlamadınız mı? Yoksa anlamak mı istemediniz? Buyurun bir kere daha okuyunuz, bakınız bu dört dörtlük tanımlama Fetoşa uymuyor mu?

"Bütün bu Hadislerin bize açıkça bildirdiği gibi İblis'in tezgahında dokunacak üç tane önemli "Deccal" mevcuttur:

Birisi "yalancıların yalancısı"dır. Bu "yalancılar yalancısı Deccal" çıkalı çok oldu. Bu Deccal bozuntusunu, Türk halkı gecikmiş de olsa acı bir deneyimle anladı ve ona karşı savaş açtı. Bugün o, "Küresel Güç" baronlarının kucağında oturmaya devam etmektedir." 
Yukarı  
 
Gönderen:
Mutsuz

Yer:
Diger

Tarih:
17 Mart 2019, Pazar
23:55


Bu apacik ve basit gerceği nasıl anlamadiniz Mutlu bey... Bunun Feto oldugu gayet açık. Hangi ümmet liderinden bahsediyorsunuz siz?
Yukarı  
 
Gönderen:
Mutlu

Yer:
Diger

Tarih:
17 Mart 2019, Pazar
23:34


Selamün aleyküm okuyuculara bir soru sormak istiyorum yapay Mehdi yazısındaki kullanılan Türk milletinin yakından tanıdığı yalancılar yalancisi sözü benim anladığım gibi sözde ummet liderinden mi bahsediliyor acaba sizin fikirleriniznedir
Yukarı  
 
Gönderen:
İsmail

Yer:
Diger

Tarih:
15 Mart 2019, Cuma
14:04


Sayın bir köle
Teşekkür ederim bu yazıları okudum fakat tekrar tekrar okuyacağım herkese teşekkür ediyorum Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun
Yukarı  
 
Gönderen:
Bir köle

Yer:
Diger

Tarih:
15 Mart 2019, Cuma
10:08



Sayın İsmail,
Bakın en sonda demişssiniz amacım “Allah’a kul olmak” bakın, burada ne kadar güzel açıklamışsınız. Ben bunu, kendinizi bu görüşlerden “Allah’a teslim oluyorum” demek istediğinizi anlıyorum. Bakın! Gönderdiğim YS yazılarını okudunuz mu, okumadınız mı bilmiyorum ama “ben yalnız Allah’a teslim oluyorum” diyerek gerçeğe yakınlaşmışsınız. Allah’ın izniyle biraz daha okursanız yazıları daha da yol katedeceksiniz.
Bahsettiğiniz görüşlerin ve özellikle “19” cu geçinen o iblis sıfatlının yine temel amacı islam değil. Onlar(19’cular) kendi görüşlerini İlah edinmiş, hatta bir tanesi programda açık açık vahiy aldığını söylemiştir. Çok ilginçtir; bunlar görüşlerini yazılarını yani amaçlarını öldükten sonra başka adamlarına devam etmesi için teslim ediyorlar.

Hatta, dediğiniz gibi 2 ayeti “19” matematiğine uygun olmadığından “bunlar fazla” diyerek silmeye bile gittiler. Bunlar ve diğerleri tek amaçları yaldızlı laflar söylerek insanları tek amacı olan Allah’a teslim olmaktan uzaklaştırmak. Bunlar ve diğerleri iblisin askerleridir..

Peygamberimizin insanların en kamili olması, ve Allah tarafından peygamberimize verilen hikmet tarafını yok saymaları sebebiyle, Allah da onları alçaltacaktır. Bu adamlar şeytana hizmet ettiğinden dolayı, kendi heva görüşlerine uygun şeyleri alırlar, uygun olmayanları da atmakta çekinmezler! İster ayet ister hadis olsun..

Önemli olan Allah’a teslim olmaktır. Allah’a köle olmaktır. İnsanların bütün acizliğiyle Rabb'ine sığınması gerektiğini belirtmektir. Allah bizi sadece sadece ona teslim olmaya çağırmaktadır.

Şeytanlaşmış görüşlerin, yazıları okuduktan sonra, nasıl çekip gittiğini hissedeceksiniz. Bence siz gelişme kaydetmişsiniz ama şeytan kafanızı bulandırıyor. Devam edin...

Gönderdiğim linklerden yazılara ulaşarak tekrar tekrar okuyabilirsiniz.
Yukarı  
 
Gönderen:
İsmail

Yer:
Diger

Tarih:
14 Mart 2019, Perşembe
23:58


Kıymetli cevaplarınız için teşekkür ediyorum, beni bir an düşündüren şey bu sayılar üzerinden yorum yapıp konuşan kişilerin yaptıkları bazi tahminlerin doğru cikmasi olmuştu.
ilim öğrenmeye çalışırken iblisin bize kurduğu tuzaklardan çevrili bir yolda yürürken yanlışa düşmemek için neyin ne olduğunu bilmek gerekirken yanlış şeyleri doğru diye kabul etmek yani istemeden iblisin tuzağına düşmüş olmaktan korkuyorum.bir cemaat bir şey diyor öbürü onu yalanlıyor ys de tarikatlar cemaatler ile ilgili yazı yok.birisi çıkmış 19 mucizesi diyor iki ayet fazla diyor.kendince ispatlıyor.oburu çıkıp şeyhine secde ediyor.kendini savunurken de bir bize bak nasıl dini yaşıyoruz görmüyor musun diyorlar.birisi diyor Kur'an'ı kendince anlayamaz yorumlayamazsin vs vs uzadıkça uzar liste.kime güvenecegiz Allah'tan başka ? Ysnin Kur'an'ı anlamak için Arapça kitabını aldım fakat camiide bile Kur'an öğrenme kursuna gitmemiş birisi olarak harflerin seslerini bile bilmediğim için anlayamıyorum.amacim sadece Allah'a kul olup yanlışa düşmemek.herkese selamlar
Yukarı  
 
Gönderen:
Nehir

Yer:
Diger

Tarih:
14 Mart 2019, Perşembe
19:11


İnsanlık tarihi boyunca tek amaçları, insanoğlunu Hak'tan saptırarak kandırmak olan İblis ve avanesi, çağların koşullarına paralel tuzaklar kurmuş ve insanoğlunu avlamaya devam etmiştir. İblis ve ordusu tarih boyunca avcı, insanoğlu ise adeta av olmuştur.
Günümüzde kurdukları tuzaklardan biri de kendilerini insanlara melek olarak tanıtmalarıdır. Kendilerini Baş Melek Mikail, Baş Melek Cebrail, Baş Melek Metatron vb gibi tanıtarak kanallar(medyumlar) aracılığıyla insanlara mesajlar veriyorlar. Bugünün de sözde çağdaş-aydınlanmış cahilleri, meleklerle konuşuyorum diye kitaplar yazıyorlar.
İblis ve avenesi, sayılarla sözde meleklerin insanlarla iletişime geçtiğini, insanlara mesaj verdiğini ve günlük yaşantılarını karşılarına çıkan bu sayıların anlamlarıyla geçirmelerini telkin ediyorlar. Rüyada, gerçek hayatta, okunan metinlerde, seyredilen filmlerde, telefon numaralarında, önde giden arabanın plakasında dahi bazı sayıların sürekli insanların karşısına çıkmasının bir anlamı olduğunu söylüyorlar. Her bir sayıya şeytani anlamlar yükleyerek insanları yönlendirip, yönetiyorlar.
Melek kartları, melek sayıları gibi şeytan palavralarını yutan cahillere söylenecek bir söz yoktur. Onlar uyandıklarında kendilerini cehennemin ortasında bulacaklardır...
Yukarı  
 
Gönderen:
Bir köle

Yer:
Diger

Tarih:
14 Mart 2019, Perşembe
19:01



İsmail arkadaş,
Öncelikle demek istiyorum ki, şeytanın oyunlarının başlıkları farklı olsada temel amacı hiç bir zaman değişmez; insanlığı amacından saptırmak.. (forumda bunun çok örnekleri mevcut)
İnternetten bakıldığında zaten yazar: ışık işçileri vs..
bu olayın temelinde sayıların anlamı olduğu, güya Melekler sayılarla bir şeyler söylüyor. Her bir sayının bir anlamı olduğu, sayılara bakılarak yapılan günlük sosyal hareketlerin doğruluğunu teyit edilmesini, bu sayılardan çıkarılan sonuç ile iç ses birleştirerek yine iç sese sorulması gerektiğini söylüyor ve kalpten geçenleri dinlenilmesini söylüyor. Sayıların tek tek anlamları verilmiş. Özellikle “8” rakamında sonsuzluk olmasını belirtmek istiyorum.
Hangi şeytani felsefeye bakılsa “Sonsuzluk” mevcut. Ayrıyetten aldatıcı Allah ile aldatıyor yani Özellikle Allah ismini en başa konulması ayrı bir taktik! Maksatları kendilerine her yerden köle toplamak.
Sayın ismail, size tavsiyem YS yazılarından iyice faydalanın. Çünkü YS’nin amacını anlıyan birisi bu taktiklere kanmaz. Biz insanlar Allah’a köle olmaktan başka sıfatımız yok. Bizim Kendimizi Allah’a teslim etmekten başka amacımız yok. Bizim Allah’tan başka İlah’ımız yok. Bir konu üzerinden sıkıntı yaşanıldığı zaman Müminin yapacağı şey amacını hatırlamasıdır. Mümin, bütün acizliğiyle Allah’a teslim olması lazım. Bunun anlamı her zaman her an Allah aklınızda olsun. Yaptığınız hareketlerin doğruluğunu amacınız olan “Allah’a teslim olmak” ile teyit edin. Bunu yapmanızın yoluda amacınız anladıktan sonra aklınızı işletmenizde... gayet açık değilmi? Şeytan insanı yaldızlı laflara nereye çekiyor. Ya
Lütfen bunları tekrar tekrar okuyun. 
Yukarı  
 
Gönderen:
İsmail

Yer:
Diger

Tarih:
13 Mart 2019, Çarşamba
23:13


Merhabalar
İnternette gördüğüm bir konu hakkında soru sormak istiyordum.
Acaba melek sayıları dedikleri şey nedir? Gerçek midir? Sayilarla metafiziksel mesajlar mi gönderiliyor acaba anlayabilenlere?
Yukarı  
 
Gönderen:
Musa

Yer:
Diger

Tarih:
09 Mart 2019, Cumartesi
18:10


Ahmed bey size verilen son derece aydınlatıcı ve tatmin edici cevaplara, çok küçük bir eklemede bulunmak isterim.
Dördüncü sorunuza cevaben, bu kavmin sonunun nasıl ve neden lanetli olduğu zaten Abdullah bey tarafından yazılmış.
Bu kavmin başının lanetli olması hususu ise özetle şöyledir:

Peygamberimiz (s.a.v)’in Kisra’yı islama davet ettiği mektubunu, Kisra’nın büyüğü Perviz okuduğunda çok öfkelendi ve devamının okunmasına müsade etmeden Rasululllah’ın mektubunu yırttı attı.

Medine`ye geri dönen elçi , Peygamberimizin huzuruna çıktı. Olup bitenleri haber verdi. Peygamberimiz ellerini kaldırarak Kisrâya şöyle beddua etti:
"Yâ Rabbi! Nasıl o benim mektubumu parçaladı, Sen de onu ve onun mülkünü parçala!"
Kaynak: Zadü’l –Mead 3:71

Abdullah bin Abbas (R.A) şöyle haber vermiştir.Rasulullah bir adama bir mektup verip Bahreyn büyüğüne teslim etmesini emretti.Bahreyn’in büyüğü mektubu Kisra’ya ulaştırdı, Kisra onu okuyunca yırttı. ( Arada ravi olan Muhammed ibni Şihab) dedi ki: Zannederim ki Said ibni Müseyyeb’den işittim, şöyle dedi: Rasulullah Kisra ile kavmine “ Parça parça olsunlar” diye beddua etti.
Kaynak: Sahihi-i Buhari, ilim Kitabı 6, sf:224,
Not: Başka sahih hadis kaynaklarında da aynı hadis mevcuttur.


Yukarı  
 
Gönderen:
Abdullah

Yer:
Diger

Tarih:
09 Mart 2019, Cumartesi
02:24



Sayın Ahmed sorularınızın cevapları benim anladığım kadarıyla şöyle:
1) Dediğiniz gibi, ayet İsa’nın sözünü naklettiğine göre İsa’nın kendi ölümü için gelecek zaman kullanması normaldir. Yani tek başına bu ayetten İsa (as)’nın ilk yaşantısında ölmeyip Yaklaşansaatte geleceği anlamı çıkmaz. Ama İsa’yı öldüremediklerini ve asamadıklarını ve İsa’nın yükseltildiğini söyleyen ayetle (4/157) birleştirince İsa’nın dünyaya yeniden gelip öleceğini gösterir. Yani teveffa (görevini sonlandırma) kelimesi değil mevt kelimesi kullanılması İsa’nın yeniden gelip ölmesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Peygamberimizin yazıda da işaret edilen İsa’nın dönüp evleneceği, umre yapacağı ve öleceği hakkındaki hadisi de buna işaret etmektedir. Anladığım kadarıyla ayete buna binaen yazıda yer verilmiş.

2) Tabii ki bu ayetle kast edilen tüm gelmiş geçmiş Kitap Ehlinin İsa’ya ölmeden önce iman edeceği değildir. Çünkü böyle bir şey zaten olmamıştır. Aslında yazıda bu ayet gayet detaylı anlatılmış. Ama kısaca, Yaklaşansaatte olacaklara baktığımızda İsa’nın Deccal’i öldürüp Deccal’e tabii olanları yargılayacağı gün her şey ortaya çıkacak. Firavun’un ölürken iman etmesi gibi o gün herkes İsa’ya iman edecek. Bundan ötürü o gün yeryüzünde ne kadar Ehli Kitap varsa hepsi gerçeği anlayacak ve İsa’ya iman edecek ama önceden iman etmemişse bu iman geçerli olmayacak. Dolayısıyla bu sadece o gün gerçekleşebilecek olan durumu ifşa eden bir ayet olduğu için yazıda yer verilmiş.

3) Dediğiniz gibi tabii ki sadece Deccal’e işaret ediyor diye ayeti daraltamayız. Ama yazı da zaten bunu iddia etmiyor. Sadece Deccale işaret eden ayetlerin izini süreceğiz dedikten sonra Deccale işaret ettiğine inandığımız ayetler denilerek bu ayet konulmuş. Yani ayette ifade edilen durumun Deccal’e işaret ettiği, Deccal’in vasfıyla örtüştüğü söyleniyor. Örneğin, Deccal öncesi çıkıp Allah hakkında iftiralarda bulunan çok sayıda Deccal müsveddesi de bu ayetin kapsamındadır elbette.

4) Peygamberimizin Kisra’ya lanet ettiğini biliyoruz. Müslümanların Rum suresinde belirtildiği üzere müşrik olduğu halde Rumların Mecusi İran’ı yenmesine sevindiklerini ve ayetlerle Allah’ın da bu durumu tasdik ettiğini biliyoruz. Dahası İran’ın taa Osman’ın öldürülmesinden başlayarak İslam içine eski mecusi gelenekleriyle harmanlayarak tamamen lanetli bir kanal açtığını, bugün bile en büyük katliamların ve zulümlerin arkasında aynı kanalın olduğunu biliyoruz. İran’daki sapkın inanışın ve lanetin kaynağını daha iyi anlamak için sitedeki "İRAN DİNİNİN TARİHSEL KÖKENLERİ" VE "MEHDİYET FELSEFESİ" yazısına bakılması gerekir.
Yukarı  
 
Gönderen:
selam

Yer:
Diger

Tarih:
09 Mart 2019, Cumartesi
02:05



Selam Ahmet Bey;

"Yaklaşan Saat"te Beklenen "Mehdi" Değil “İsa”dır- yazısıyla ilgili sorduğunuz sorularda dikkatinizden kaçan ve atladığınızı düşündüğüm birkaç konuyu ifade etmek istedim.

1) Öleceği günü gelecek zaman olarak ifade etmesi Allah tarafından göğe yükseltildiği NİSA(157-158) ayetleriyle birleştirildiğinde İsa'nın dönüp öleceğine işarettir.

NİSA(157-158): Onlar(İsrailoğulları), şöyle dedi: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük. Onu(İsa'yı), ne öldürebildiler, ne de çarmıha gerebildiler. Ancak onlara, o(İsa), benzetildi. Muhakkak onlar, ondan(öldürülmesinden), şüphe içinde ihtilaf etmektedirler. Onların, onunla ilgili bir bilgileri yoktur. Ancak onlar, zanna uymaktadırlar. Onu, yakinen öldüremediler. Bilakis Allah, onu, Kendisi'ne yükseltti. Allah, Aziz ve Hakim'dir.”

Şu ayet de buna başka bir delildir:
ANKEBUT(57): “Her nefis(canlı) ölümü tadacaktır, sonra bize döndürülürsünüz.”

Bunun zamanının YS'de olacağıyla ilgili yazıda birçok delil verilmiş zaten.

2) Yazıda bu ayet yorumlanırken sizin de sorduğunuz gibi aslında çelişki gibi görünenin İsa’nın YS de geleceğinin delillerinden birisi olduğu açıkça anlatılmış. Yazıda ilgili maddeyi okursanız mesele açıkça ortaya konmuş. Yazıdan ilgili yerin bir kısmı:

"…İsa'ya iman etmeyen, hatta ona düşman olan Yahudiler gibi "Ehli Kitap" olanlar, ölürken neden İsa'ya iman etsinler? Bu Sünnetullah'a tamamen aykırıdır. İslam'ı kabul etmeyen ve Yahudi-Hristiyan olanların, İsa'ya, Hristiyanlar gibi şirk koşması değil, "iman" etmesi nasıl mümkün olur? İsa gelmeyecekse; değil İsa'ya düşman Yahudilerin "iman" etmesi, Hristiyanların tamamının bile bir Müslüman gibi İsa'ya "iman" etmesi imkansıza yakın bir olaydır. Bugünkü Hristiyanların "teslis inançları", "iman" değil "azim bir şirk"tir.
O halde, anlamı açık olan bu ayette "çelişki gibi görünen durumu" nasıl gidereceğiz? Buraya kadar sıraladığımız "deliller sistemi"nin ışığında; İsa'nın, "Yaklaşan Saat"te dönüşü bir gerçektir. Bugün "dünyanın hakimleri-zalimleri","Ehli Kitap" olanlardır. Bunlar elbette "Deccal"in adamlarıdır ve Sünnetullah gereği "helak" olacaklardır. "Deccal"e karşı duran ve daha sonra da İsa'ya tabi olanlar, elbette "İsa'ya iman edenler" ve "kurtuluşa erenler"dir. Deccal'le, İsa arasındaki Peygamberimiz'in haber verdiği "kıyamet savaşı"; Deccal'in ve yanında saf tutanların; yani Hristiyanların, özellikle de Yahudilerin ölümüyle son bulacaktır. İşte bu şekilde ölen Hristiyan ve Yahudiler de son anda; yani "ölüm anı"nda; Mesih diye yanında saf tuttukları adamın "Deccal", "Deccal" diye karşı durup savaştıklarının ise Son Rahmet Elçisi'nin habercisi olan gerçek "Mesih İsa" olduğunu anlayacaklardır ve ona "iman ederek ölecekler"dir.

Ancak bilindiği gibi bu iman geçerli değildir. Nitekim "Firavun" da son anda iman etmişti ve bu geçerli bir iman değildir. Bilinmelidir ki; her helak olan kavim, helak oluş anında gerçeği anlar ve iman eder ancak bu iman ve pişmanlık geçersizdir. İşte böylece; "Ehli Kitap" olanlar; ya İsa'ya gerçek anlamda iman edip Müslüman olacaklar ve kurtuluşa erecekler, ya da "son ölüm anı"nda gerçeği kavrayıp iman edeceklerdir ki; bu iman da geçerli olmayacaktır. İsa'ya karşı Deccal safında yer aldıkları için mahşer gününde İsa, "Ehli Kitab"ın; yani Yahudi ve Hristiyanların aleyhinde şahitlik yapacaktır. İşte ayetin anlamı ve çelişkiye yer vermeyen doğru tefsiri budur bizce."

3) Ayette ifade edilen “Allah’a karşı yalan söyleyerek iftira eden…” in parantez içerisinde deccal olabileceği belirtilmeden önce, yazıda “Deccal meselesinin Kur’an da açıkça yer almadığı ancak kapalı-saklı olarak Deccal’e işaret ettiğine inandığımız bazı ayetler…” denilerek ayetler verilmiş, yani kesin bağlayıcı bir ifade kullanılmamakla beraber ayetlerde “Kıyamete doğru gelecek ve azabın kötüsüne sürükleyecek” tekil-özellikli birisine karşı insanoğlu ileriye dönük uyarıldığına işaret edilmiş.

4) Bu meselenin anlaşılması için "İRAN DİNİNİN TARİHSEL KÖKENLERİ" VE "MEHDİYET FELSEFESİ" yazısını okumanızı tavsiye ederim.
Yukarı  
 
Gönderen:
Bir köle

Yer:
Diger

Tarih:
09 Mart 2019, Cumartesi
01:17


Sayın ahmed, bence bir kere daha okuyun. Atlamış olabilirsiniz. Sorularınızın cevapları zaten yazının tamamı. 2 ci verdiğiniz soru özellikle açıklaması geniş olarak verilmiş.
Yukarı  
 
Gönderen:
Ahmed

Yer:
Diger

Tarih:
08 Mart 2019, Cuma
13:41


Sa. Mehdi ile ilgili yazınızı okudum. Genel olarak dediklerinize katılmakla beraber aklıma takılan bir kaç yer var:

1) 4. maddede "...Selam; 'wulidtu'(doğduğum) gün, 'emutu'(öleceğim) gün ve diri olarak kaldırılacağım gün, üzerimedir." İşte Meryem oğlu İsa hakkında şüpheye düştükleri 'Hak Söz'." [MERYEM (19)/29-34], ayetindeki "öleceğim" kelimesinin gelecek zaman olarak ifade edilmesini İsa'nın yaklaşan saatte öleceğine yorumlamışsınız ancak İsa o sırada konuştuğu için ve henüz hayatta olduğu için öleceği günü gelecek zaman olarak ifade etmesi zaten doğal değil midir? Yani bu ayetten sadece yaklaşan saatte değil o konuşma yapıldıktan sonra öleceği çıkmaz mı?

2) 6. maddede "...Şayet bir kimse 'Kitap Ehli'nden ise elbette ölmeden önce, ona (İsa'ya) iman edecektir. Kıyamet günü de o(İsa), onların üzerine şahit olur." [NİSA(4)/157-159], ayetinde kitap ehlinden ölmeden once İsa'ya iman etmeyen kalmayacak diyor. Siz sadece yaklaşan saatte olacaklardan bahsetmişsiniz peki ya yaklaşan saate kadar olan süreçte yaşayan ve ölen kitap ehli nasıl İsa'ya iman edecek?

3) Deccal konusunda 1. maddede "Allah'a karşı yalan söyleyerek iftira eden'(Deccal)den veya O'nun(Allah'ın) ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Muhakkak o, iflah etmez zalimlerdendir." [EN'AM(6)/21], ayetindeki "yalan söylerek iftira eden" kısmını sadece Deccale yormak ne kadar doğru? Bu ifadenin kapsadığı bir çok kişi olamaz mı? Mesela yazınızın sonunda da ifade ettiğiniz yalancıların yalancısı da buna bir örnek değil midir?

4) Sonuç kısmında 8. maddede hadislerde iran için "başı ve sonu lanetli" kavramı kullanılmış çokça. Bunu nasıl anlayabiliriz?
Cevabınız için şimdiden teşekkürler.
Yukarı  
 
Gönderen:
YS

Yer:
Diger

Tarih:
04 Mart 2019, Pazartesi
23:31


Sayın Nurullah, sorunuzun cevabı için twitterinize mesaj atılmıştır.
Yukarı  
 
Gönderen:
Zühd

Yer:
Diger

Tarih:
03 Mart 2019, Pazar
01:06


YS'nin Form'da Yusuf Peygamberle ilgili bir yorumunun kanıtı:

Enes şöyle demiştir: “Allah Teala Yusuf’a vahyederek: ‘Seni kardeşlerin öldürmeye azmettikleri vakit ölümden kim kurtardı?’ diye sormuş, o da :’Sen, Ya Rabb’i!’ demiştir. ‘Peki, seni, kuyuya attıkları vakit oradan kim kurtardı?’ diye sormuş, yine: ‘Sen, ya Rabb’i!’ demiştir. Peki, ‘Sana ne oldu bir ademoğlunu hatırladın da Beni unuttun?’ deyince; ‘Bu ağzımdan kaçırdığım bir sözdü’ demiştir. Allah Teala da: ‘İzzetime yemin olsun ki seni hapiste bırakacağım’ demiştir.
Ahmed ibn-Hanbel, Kitabü’z-Zühd, C.1, Rno: 422, s. 129
Yukarı  
 
Gönderen:
Zuhal

Yer:
Diger

Tarih:
02 Mart 2019, Cumartesi
00:08



Yeni bir yazı yayınlanmış. Okuyucuların dikkatine!

"İBLİS'İN KADİM PLANI İŞLİYOR: "YAYGINLAŞAN CİNNET"
MAVİ BALİNA" 
Yukarı  
 
Gönderen:
Orhan

Yer:
Diger

Tarih:
27 Şubat 2019, Çarşamba
05:01


Hay Allah razı olsun...Umarım bende sizler gibi Allahın kölesi olabilirim.Çalışmalarınızın devamını dilerim...Saygı ve sevgilerle...
Yukarı  
 
Gönderen:
İbrahim

Yer:
Diger

Tarih:
26 Şubat 2019, Salı
23:58


Hayırlı aksamlar ys kadrosu ve okuyuculari.ben yazıların şaşkınlıkla okumaya devam ediyorum,bu insanlar kendilerini nasıl da geliştirmiş neler öğrenmişler.ben bu arada ne yapıyordum diye düşünmekten kendimi alamıyorum.acaba ys ekibinin konferansları vesaire oluyor mu?
Ben hep bu şekilde kendimi geliştirmek istedim hayatım boyunca ama tarikatlar, cemaatler hep uzak geldi bana bundan ötürü doğru düzgün din bilgisi edinemedim.yirmili yaşların başında namaz kılmayı öğrendim.şimdi ise ayetlerin aslında ne kadar da apaçık ortada olduğunu öğreniyorum.keske sizlerden eğitim alabilme imkanımiz olsaydı, en iyisini Allah bilir o yuzden üniversite okuyamadık çalışmak zorundaydık demek yerine vardır bunda da bir hayır diyorum.Allah'a emanet olun sevgi ve saygılarımla
Yukarı  
 
Gönderen:
YS

Yer:
Diger

Tarih:
26 Şubat 2019, Salı
22:48


ORHANIN DİKKATİNE

1) Sayın Orhan, kafanız biraz karışık bu da normal. İblis’in tezgahından kurtulmuşsunuz. Ayrılışınızı fark edince açıktan yaptıklarını siz biliyorsunuz. İblis’in teröristleri şimdi sizi fitneye düşürmek için gizliden saldırıyorlar. Siz farkında olmalısınız, sizi sürekli en zor mesele olan “Kader” konusunda zorluyorlar ve siz farkında olmadan onlarla tartışıyorsunuz. Buradan çıkmalısınız! Siz kendi düşünceniz sanıyorsunuz, aklınıza getirdikleri sorular, size ait değil. Cevap vermeyin! Bu onların son tuzağıdır. Peygamberimiz çok açık uyarıyor:
“İblis şunu kim yarattı, bunu kim yarattı diye sorar, sen Allah dersin, bu sefer derki Allah’ı kim yarattı? Sen deki ben O Allah’a teslim olanlardanım.”

2) Zihinle-mantıkla tartışmak yerine Rabb’ine teslim ol ve sürekli O’na sığın! Nas, Felak ve Ayetel Kürsi’yi oku. Rüyada yahut açıkta bir telkin-etki hissettin mi Besmele ile Allah’a sığın ve sol tarafına tükür ve şeytanları Allah’ın lanetiyle lanetle.

3) 57/22 “Kader”i açıklayan bir ayettir. Kur’an’da ki tüm kaderle ilgili ayetlerin özü-özeti şudur: Sonsuz boyutlu, sonsuz hızlı, sanal enerji olan melekler dahil hiçbir şeye benzemeyen Rabb’imizin ilmi-izni-takdiri olmadan hiçbir hastalık, iyileşme, yaşam-ölüm olmaz. Kaderimiz mutlak anlamda O’nun elindedir, tıp-tedavi tüm ilimler ve sebepler O’nun elindedir. Bize düşen sebeplere İslam’a uygun bir şekilde tevessül etmektir. O’nun izni olmadan bir yaprak düşmez…
8/17 ise gayet açıktır, Sonsuz Yüce Peygamberine diyor ki: Sen atmadın, Sen vurmadın! Kim attı, kim vurdu? Elbette Peygamber attı, ancak atması için gerekli gücü-enerjiyi veren Allah. Kim vurdu? Peygamber vurmuş gözüküyor ancak vurmayı-isabeti sağlayan kim? Elbette Allah’ın yardımı-takdiri… La havle ve la kuvvete illa Billah….

4) Bütün bunlara rağmen Kur’an’da anlayamayacağımız müteşabih ayetleri tartışmayız. Ne yaparız tasdik eder geçeriz. İlmimizin anlamaya kâfi olmadığı hallerde bize düşen tasdiktir, tartışma değil… Kalplerinde maraz olanlar, şeytani etkilere açık olan münafıklar ise tartışarak nefislerine yol açarlar. Bu uyarıların ya da prensiplerin Sonsuz Yüce’nin lütfuyla fayda sağlayacağı umuduyla…
Yukarı  
 
Gönderen:
YS

Yer:
Diger

Tarih:
26 Şubat 2019, Salı
20:41


Sayın Tuhaf,
Orhun yazıtlarında savaş anlatımlarından siz ne anlıyorsunuz ve neyi anlatmak istiyorsunuz açık değil. Yecüc-Mecüc yazımızı iyi okursanız, “Zülkarneyn"in, “Oğuz” değilde “İdris” olduğu görüşümüzü farkedersiniz. Oğuz’un kim olduğu konusunda ki görüşümüz ise bir okuyucunun sorusu üzerine forumda önceden yayınlanmıştı, tekraren aşağıda dikkatinize sunuyoruz.
Nuh Tufanı yazımızda geçen ifade her ne kadar yabancı bir bilim adamına ait olsa da düzeltilmiştir. Hassasiyetinize teşekkür ederiz.

“Sayın Bir köle,
Bu konu tabii ki tarihi bilginin ışığında, tarihi yorumlarımızı ve analizlerimizi içermektedir. Zamanı geldiğinde bu çalışma dosyamız açılabilir. Şimdilik size fikir verecek bazı ipuçları aşağıdadır:

1) İnsanlık tarihi Adem’den-Nuh’a 12.000 yıl, Nuh’dan YS’ye 12.000 yıldır. Oğuz ise tahmini MÖ 5000-6000 yıllarında yaşamıştır.

2) Nuh’un gemisi Cudi’ye oturmuş, Nuhoğulları, Yafes, Sam, Ham soyu buradan dünyaya yayılmıştır. Nuh, Yafes’e, Cudi’nin kuzeyini ve kuzey batısını vermiştir. Yafes ve oğullarının ilk yurdu Anadolu ve Kafkaslardır. Buradan göçler olmuştur, Asya’ya da ilk göç buradan olmuştur. Türklerin anayurdu “Anadolu”dur. Asya ise göç yeridir. Tekrar Asya’dan, Batı’ya-Anadolu’ya ikinci büyük göçler olmuştur.

3) İdris, Yafes oğullarına melek-insan elçisi olarak gönderilmiştir. Çünkü kendisi melek-insandır.

4) Oğuz-Ağuz, doğuştan Müslümandır Oğuz Destanı’na göre… Annesinin ağuz sütünü emmez, ona rüyada görünerek İslam’a çağırır. Babası Müşrik(Kafir) Karahan’ın, Oğuz’la evlendirdiği İslam’ı kabul etmeyen kadınlardan Oğuz ayrılır ve Babasıyla savaşarak onu öldürür ve babası Karahan taraftarlarını(Moğolları), Doğuya sürer. Kendisi tekrar Anayurduna-Batı’ya doğru seferler düzenler.

5) Küçüklüğünden beri ona açık ve kapalı(başka bir formda-kişilikte) rehberlik eden İDRİS’dir. Oğuz’un danışmanı YUŞİ HOCA ve oğlu Gündüz Han’ın danışmanı IRKIL(IRGIL) HOCA muhtemelen İDRİS’dir. Oğuznamelerde geçen DEDE KORKUT yahut KORKUT ATA başlangıç itibariyle muhtemelen İDRİS’dir. Ancak daha sonraki zamanlarda ve İslam dönemlerinde O’nun adına hikayeler ve ibretli deyişler uydurulmuş yahut ilave edilmiştir. YUŞİ: Yaşayan. IRKIL: Kendisine çeken, cezbeden. KORKUT: Korkutan, uyaran. Bu sıfatlar İDRİS’in çok sayıda isimlerinden birkaçıdır. İsrailoğulları’nda da AZRA(ÜZEYR: azarlayan, korkutan) olarak karşımıza çıkar. Bu Babil esaretinden dönen Üzeyir Peygamber değildir. KUR’AN’da, TEVBE(9)/30’da; “Yahudiler, ÜZEYR(AZRA) Allah’ın oğludur dediler” ayetinde geçen Üzeyr(Azra), İdris’dir. Süleyman’ın, Musa’nın yanındaki “bir köle” de İDRİS’dir. Mısır tarihinde de İDRİS önemli rol oynamıştır. HERMES muhtemelen İDRİS’dir. En doğrusunu Allah bilir.

6) Bu ve benzeri konular insanların daha çok dikkatini çektiği için, asıl mesele olan İSLAM nedir, ne değildir temel konusu önemsenmiyor ve maalesef ihmal ediliyor. Halbuki herkesin kurtuluşu bu temel BİLİNCE bağlıdır. Size de tavsiyemiz, dikkatinizi bütünüyle “İSLAM “a hasretmeniz, SİTE’deki bu konuya ait AYETLERİ ve YAZILARI tekrar tekrar okuyarak yaşam haline getirmenizdir. “


Yukarı  
 
Gönderen:
Bir köle

Yer:
Diger

Tarih:
26 Şubat 2019, Salı
19:04


Sayın Orhan,
Lütfen YS’nin kitaplarını ve ya yazılarını siteden okuyunuz. Ayrıyetten forumda okumanız gereken gerçekten çok şey var. Merağınızı anlıyorum. İsteğinizide hissedebiliyorum... Gerçekten Allah’ın kölesi olmak istiyorsanız, okuyucuların ve ya YS’nin sorulanıza vereceği cevabından çok, sizin kendiniz okuduktan sonra işeleterek oturtup tecrubelendirmeniz lazım. Bu aşamalar bütün insanlık için geçerlidir. En doğrusunu Allah bilir.Nitekim bir İyi bir meslek sahibi olmak için ve başırılı bi şekilde müşterinin her arzuladığını karşılamanız için, o işte zaman ile tecrübelenmeniz lazım yani o işin melekesini kazanmanız lazım. Bu konuyu buraya bağlayarak; Bunun için YS’nin temel amacını, daha önce verilen linklerden öğrenerek okuyun defalı tekrarlı bir şekilde. YS’nnin temel amacı elbetteki Hakikati söylemektir. Bunu ben yaşadığım için söylüyorum. Sorularınızın aynısını forumda daha önce sorulmuş olduğunu da göreceksiniz. Sakın yanlış anlamayın. Sorularınıza karşı ne YS’nin ne de okuyuculara bir yorgunluk verdiğini düşünmüyorum. Sadece verilen cevaplardan sonra malesef hala aynı düşüncede olmanız beni tedirgin ediyor. Acele etmeyin. Allah’a köle iseniz; gönülden bağlıysanız; sadık iseniz, Verileni okuyun... okuyarak Allah’ın izniyle herşey iyi olucak İnşallah.
Yukarı  
 
Gönderen:
Orhan

Yer:
Diger

Tarih:
26 Şubat 2019, Salı
19:01


Dürüst olmak gerekirse haddid 22 ve enfal 17 ayetleri içimi kemiriyor...Yokluk konusu da cabası.
Ama bu sitenin yazılarından sonra her şey bu kadar ortadayken yinede kemirmesi komik geliyor ama zihnim bir türlü anlayamıyor hep acabalar içinde kayboluyorum....tasavvufla da ilgilenmiyorum bu sitedeki yazılardan sonra ama yinede bu iki ayet aklımı çok zorluyor sabah düşündüğüm akşam yanlış geliyor akşam düşündüğüm sabah yanlış geliyor yani gerçekten zor durumdayım ve ne yapacağım bilemiyorum,,aslında gerçek bu kadar net bir şekilde ortada dururken benim ne düşündüğümün de bir önemi yok ama işte yine de zorlanıyorum...Saygılar sevgiler....
Yukarı  
 
Gönderen:
Orhan

Yer:
Diger

Tarih:
26 Şubat 2019, Salı
18:49


Bahsettiğiniz yazıları okudum çok güzel yazılar,,ama bu ayet yıllardır kafamı karıştırıyor ve bir bilene sormanın daha faydalı olacağını düşünmüştüm..İlginiz ve tavsiyeleriniz için teşekkürler...
Yukarı  
 
Gönderen:
İbrahim

Yer:
Diger

Tarih:
26 Şubat 2019, Salı
17:00


Orhan arkadaş,
Site’yi incelemeniz yahut kitapları okumanız tavsiye edildi. Bu ciddi çalışmayı yaptıktan sonra sorularınız olursa elbette cevap verilir. Ancak bunu yapmadan kolayına kaçarak sorular sorarsanız, bu sizi bir yere götürmez. Acizane benim tavsiyem bu…BÜYÜK PATLAMA,EVREN TEORİLERİ VE “KURAN EVRENİ” yazısını yahut kitabını okumalısınız. Özellikle “EVRENLER HERŞEY: “ANA BİLGİSAYAR”DADIR bölümüne bakınız.
İblis imzalı filmdeki “çok boyutlu Matrix”de bir gerçeklik vardır elbette…İblis ve adamları, bir kısım gerçeklere, yalanları giydirerek aldatıyor…
Sonsuz Yüce, sonsuz boyutlu Rabb’imiz, önce ANA BİLGİSAYARI(LEVHİ MAHFUZ)u yarattı, sonrada her şeyin yaratılışını ve kaderini taktir etti. Zamanda bir boyuttur ve zamanı da yarattı. Ve zamansız bir boyutta yaratıp imtihan ettiği nefislerimizi daha sonra zamana bağladı. Zamana bağlı olan yaşamda herkesin ne yapacağını ve her şeyini bize göre(yani zamana göre ) gerçekleşmeden bilir. Kur’an bunu açıkça bildirmektedir. Mahşer'de ve de Cehennem'deki tartışmalarda dahil olmak üzere…
Yukarı  
 
Gönderen:
Tuhaf

Yer:
Diger

Tarih:
26 Şubat 2019, Salı
14:32


Merhaba, ye'cuc me'cuc yaziniz gerçekten etkileyici.fakat Orhun yazıtlarınin kuzey yüzü ile ilgili hiç bir şey yazılmayisi,oğuz kağan-zulkarneyn benzerliğine değinilmenesi dikkatimi çekti.nuh tufanı ile ilgili de Kürdistan diyerek bahsedilen bölgeler var.yanlis anlaşılmak istemem sadece merak ettiğim için soruyorum aydinlatirsaniz Cok sevinirim hayırlı gunler
Yukarı  
 
Gönderen:
Orhan

Yer:
Diger

Tarih:
26 Şubat 2019, Salı
12:51


Hadid Suresi, 22. ayet: Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır.

Bu ayete bakışınız nasıldır acaba,kader açısından?Biz gerçekten bir matrixin içinde mi yaşıyoruz?ve yarınlarımız bugünden belli mi sadece biz zamanı gelince izliyoruz...Bir yorum yapmanız mümkünse cok sevinirdim gerçekten.
Yukarı  
 
Gönderen:
Bir köle

Yer:
Diger

Tarih:
25 Şubat 2019, Pazartesi
21:36


Dediğiniz gibi; Utanma ve çekinme olmasa insanlar şeytanlaşır. Malesef artık insanlar bu durumda. Artık ne çekinme ne utanma...
Allah en doğrusunu bilir; cevabınız gerçekten tatmin edici. Umuyorum Allah bizi tertemiz sadık köleleri yapar. Sizin de doğru yolda olduğunuzun kanıtıdır. Ve biz buna şahitleriz.. Cevabınız için Allah sizden razı olsun.
Yukarı  
 
Gönderen:
YS

Yer:
Diger

Tarih:
25 Şubat 2019, Pazartesi
17:53


Sayın Bir köle,

Sorunuz oldukça önemli ve kolay anlaşılmayan bir meseleye parmak basmış bulunuyorsunuz. Vereceğimiz cevapta, “insanlardan çekinme ya da kınanma” meselesi ve bunun makul ve meşru sınırları açıklanmalıdır. Bu sınırlar ortaya konurken, ”şirk”e düşme tehlikesi üzerinde durulmalıdır. Bu meseleyi açıklarken ilgili Kur’an ayetlerinin tamamına yer vererek, meseleyi bütün yönleriyle ve delilleriyle sunmamız, takdir edersiniz ki bir kitap hacmini aşar. Bu nedenle konuya açıklık getirmek için yine maddeler halinde tespitlerde bulunarak, kestirme bir yol izleyeceğiz.

1) İslam’da; “cezalandırılma ve kınanma korkusu”nun ya da “utanma-çekinme duygusu”nun kaynağı, prensip olarak ve de mutlak anlamda elbette Allah’a aittir.

2) İnsanın yaratılışında-fıtratında “utanma-çekinme” duygusu vardır. Şayet bu olmasaydı, insanoğlunun bugünkü hali aranır olur, insanlık daha hızlı ve akıl almaz bir şekilde şeytanlaşır ve dünya hayatı yaşanmaz olurdu. İnsanoğlunun bu fıtratıdır ki; insanın insandan dahi utanması-çekinmesi dolayısıyla dünya kısmen de olsa yaşanır haldedir.

3) Allah’tan korkmak-çekinmek ve Allah adına kınayanların kınamasından korkup-çekinmek, tabii ki bu konuda meşru sınırı belirlemektedir. Bir Müslümanın, insanların kınamasını önemsememesi yahut insanların muhtemel kınamasından etkilenmemesi, fıtrat itibariyle mümkün değildir. Elbette bir Müslüman, insanların nazarından etkilenir ve de bu bakışı dikkate alır. Ancak bir Müslüman, kınanacağını düşündüğü konuda, Sonsuz Yüce’nin bir “hükmü” yahut “emri” söz konusu ise onu behemehal yerine getirmelidir. Aksi halde “şirk” olur. Yahut Allah’a rağmen insanların kınamasıyla hareket ediyorsa o konuda insanları “ilah” edinmiş olur. Bu hareket tarzı genelse “müşrik” olur. Sadece bir işte-amelde öyle davranıyor ve fakat fark edip genel durumunu düzeltiyorsa, sadece o konuda şirke düşmüş ve de ameli boşa çıkmış olur.

4) Peygamberlerle, normal Müslümanlar arasında bir fark vardır, o da şudur: İnsanlar için normal olabilecek “kınanma ve çekinmeler”, Peygamberler için bir kusur ve hatadır. Bunun bir örneği de 33/37’deki “hata” ve Yüce Rabb’imizin bu hatayı kınaması ve düzeltmesidir. Kur’an’da, Peygamber’imizle ilgili çok sayıda benzer uyarılar ve düzeltmeler mevcuttur. Abese(80), Tahrim(66) süreleri ve 4/105, 6/35, 6/52, 9/43, 10/94, 11/12, 17/73, 17/86, 18/28, 33/1, ayetleri…

Yusuf, 12/42’de; hapisten çıkan arkadaşına; “beni efendinin yanında an” derken, hata yapmıştı ve bu sebeple hapiste biraz daha fazla kalmıştı. Çünkü her şeyi bilen ve gören Rabb’iyle bağlantılı olduğu halde, hapisten çıkmak için bir “sebebe” önem atfetmişti…

5) Bu arada Alemlere Rahmet olarak gelen Son Evrensel Elçi’nin, küçük de olsa çok sayıda hatalarının Kur’an’da zikredilmesi ve düzeltilmesi; Kur’an’ın, Allah’ın vahyi ve Muhammed(sav)in de Hak Elçi olduğunun sayısız kanıtlarından biridir. Kur’an’ın yazarı Muhammed’dir diyen ahmaklara duyurulur…

6) Gelelim 33/4, 33/5, 33/37’ye: Zeyd, Peygamber’imizin özgürleştirdiği manevi oğludur. Müşriklerde, o gün için “manevi oğul”, “gerçek oğul” olarak addediliyor ve manevi oğulun hanımı boşansa da onunla “manevi baba”nın evlenmesi haram sayılıyordu. Allah’u Teala, bu adeti-örfü değiştirmek istemiş ve Elçisi ’ne de, bunu vahiy yoluyla bildirmiştir. Ancak boşama gerçekleşince, Peygamber, Zeyd’den boşanan Zeynep’le evlenmeyi düşünmesine rağmen; müşriklerin-insanların-toplumun ayıplamasından-kınamasından-iftiralarından insan olarak çekiniyordu. Her insan çekinir ve bu durumdan etkilenir. Peygamberin durumu insan olarak normal, ancak Peygamber olarak normal sayılmıyor ve uyarılıyor. Peygamber’in hiç duraksamadan vahye tabi olması beklenmektedir.

Peygamber kınanmayla hareket edip, Allah’ın emrini geciktirecek, yahut bu emre uymayacak olsaydı “Müşrik” olurdu. Böyle bir şey asla söz konusu değildir, sadece insanların iftira ve ayıplaması endişesini kısa süreli yaşamıştır. Tabii ki bu insani bir durumdur. Peygamber olduğu için Sonsuz Yüce Rabb’imiz, kısa bir anlık da olsa bu endişeyi hata sayıp düzeltmiştir.

7) Yeri gelmişken bir hususa daha açıklık getirmemiz gerekir ki oda; Peygamberler robot değildir, insanlar gibi imtihana tabiidir. Hata işleyebildikleri gibi, itaatten çıkarak şirke düşenler de olmuştur. Bu tespitimize iki örnek Adem ve Yunus’tur. Bu ikisi de suçlarını itiraf edip Rabb’lerine dönmüşler ve bağışlanmışlardır.

Maalesef bugünün “din anlayışı”; “Peygamberler”i, ”Sahabeleri” ve de “din önderleri”ni sürekli kutsayarak şirke dönüştüğü için bu gerçeğe kör olmuştur.

Yukarı  
 
Gönderen:
Bir köle

Yer:
Diger

Tarih:
25 Şubat 2019, Pazartesi
00:52


Selamlar YS,
Ahzap 37’de geçen “ Oysa Allah çekinmene daha layıktı” bu ifadeyi sizin yorumunuzla dinlemek istiyorum. Allah’ın bir kölesi elbette O’na sadık olmalıdır; O’ndan çekinmelidir bunu biliyoruz. Şu kısa ömürde bizim İnsanlardan değilde Allah’tan çekinmemiz için, örnekleme yaparak biraz açıklarsanız bize faydalı olacaktır İnsallah.. Teşekkürler.
Yukarı  
 
Gönderen:
Aybüke

Yer:
Diger

Tarih:
24 Şubat 2019, Pazar
17:09


"VAHDETİ VÜCUT FELSEFESİ": "NEW AGE FELSEFESİ"yazısından bir alıntı;

Bugün "New Age Dini(Yeni Çağ Dini)'', dünyada gittikçe yaygınlaştırılan bir "lego dini"dir. Küresel sermayenin, İblis ilhamlarıyla yeşerttiği bu "Küresel Deccal Dini"; İslam'ın, yakın gelecekte dünyaya hakim olmasından kısa bir süre önce; "Yaklaşan Saat"in az bir zamanında dünyaya egemen olacak bir sapkınlıktır. Bu dinin yapımcısı, "İblis'in Lemurya şeytan toplumu"dur. Maalesef İblis, "Yaklaşan Saat"te dünya insanlığını bu havuzda toplamanın, "şeytani altın çağı" inşa etmenin eşiğinde bulunmaktadır.

Yukarı  
 
Gönderen:
salih

Yer:
Diger

Tarih:
24 Şubat 2019, Pazar
00:48


Yaşadıklarınızdan sonra gerçeği görmeniz ve bu şeytani oyunları fark etmeniz bana http://www.yaklasansaat.com/dinler/yaklasansaatte-beklenen-mehdi-degil-isadir.asp
Yazıyı anımsattı ve giderek artacak olaylara karşı daha tedbirli olunması gerektiğini fark ettirdi
“… Bugün dünyanın karşı karşıya bulunduğu "beklenen felaketler", bir "açık işaret"tir. Bunlar giderek artacaktır... "İblis ordusu"nun, "Deccal" adına dünyayı aşama aşama ele geçirmek için uygulamaya koyduğu plan ve cin-şeytanların tüm propagandaları; yanıltıcı-aldatıcı faaliyetleri ortadadır. Nitekim 1987'de başlatılan "cin-şeytanlar"ın insanlığı ele geçirme operasyonunun adı: "Harmonic Convergence"(insanlığa harmonik yakınlaşma)dır. "Yaklaşan Saat Sitesi", bu işaretleri ve alametleri en güzel bir şekilde yansıtmaktadır. Ciddiyetle izleyen okuyucular, bunları görmüşlerdir ve bundan sonra da görmeye devam edeceklerdir.”
Yukarı  
 
Gönderen:
Orhan

Yer:
Diger

Tarih:
23 Şubat 2019, Cumartesi
12:40


Belki diğer New Age okuyucularına araştırmacılarına örnek olurum diye yazıyorum bu yazıyı lütfen başka tarafa çekilmesin.

Mayaları okurken gökten inen tanrılardan bahsediyorlardı.Anunakiler dünyayı altın için sömürüyorlar bilgisi gelmişti arkasından nitekim ki dünyada ki en değerli maden olmasının sebebi bu olabilir diye düşünmüştüm.Bir süre sonra karşıma bir bayan cıktı En el Hakkım diye dolanıyordu ortalarda.Ben Tanrıyım diyordu.O zaman anlamıştım şirk bataklığına gömüldüğümü.Ardından melek mesajları,, uzaylı mesajları geldi.İlk başlarda deli bunlar herhalde demiştim ,,ama çok zeki olduklarının farkına varınca olayı anlamak için yüce Rabbimden izin isteyip bir içlerine girmek istedim..pleadisliler diye ilk uzaylı kitabini okudum orada Tanrının bizi başı boş bıraktığı kendi annesini babasını aradığını söylüyorlardı o zaman tabi ki de ihlas surasinin anlamını bilmiyordum...Bizi isterseniz deneyebilirsiniz demişlerdi mesajlarda bende denemek istedim...Sürekli sevgiden konuştukları için korkmuyosunuz...2 sene mesaj okudum Bm mikail -cebrail-rafael-metatron--tobias-ramtha-kryon sanki mesajlar artık bana geliyormuş gibi oluyordu o kadar aklımı almışlardı başımdan...algımı ele geçirmişlerdi tabi ben bunların hiç birinin farkında değildim.sazan gibi oltaya takılmış ilerliyordum uyanış yolunda...Güyya uyanıp dünyayı kurtaracaktık yaşımda cok küçük değildi aslında böyle bir yalana inanmak şimdilerde komik geliyor.En son mesajlarda artık hazır oldugumuz uyanmak isteyenlerin 6.boyutta uyanacağından bahsettiler ama bir sorun vardı Tanrı bizi seçmeyecekmiş biz Tanrıyı sececekmişiz.Burda uyandım ben her şeyin bir yalan olduguna...Bir an elimden Allah tuttu sanki...Eğer Tanrımızı kendimiz sececeksek Kuranın Tanrısını secmek daha mantıklı olur diye düşündüm en azından tanıdıgım bildiğim bir Allahdı küçüklüğümden beri dua ettiğim Allahımdı onu secmenin daha iyi olacağını düşündüm.Ne geldiyse ondan sonra geldi başıma...Sonra sizin sitenizi buldum baya psikolojim bozuldu kandırılmak hiç hoş bir şey değildi çünkü...Kuranı kerimi okudum orada da her şeyin ayrıntılı yazıldıgını öğrenince artık tamamen anladım Dünyayı ele geçirdiklerini....Sokaklarda peşime düştüler öldürücez seni vurucaz seni diye ama bir şey olmadı halen özgür ve hürüm...Sadece biraz akli dengem bozuldu oda dua zikir namazlar ilaçlarla toplandı...
Şimdi de bir köle olduğumu öğrendim bayada sevindim...Bir sahibimin olması çok hoş...En azından bu kadar büyük bir yalanla insanlık çok zor başa çıkabilir...Umarım daha çok insana ulaşırsınız ...Gerçi Yüce Rabbim kurtulmak isteyenlerin karşısına illaki çıkartır sizleri sizin gibileri ondan hiç şüphem yok...
Şimdi sizin kitaplarınızı söyledim artık araştırmam burada bitti belki yayınlamazsınız yazımı aykırı buldugunuz için ama eğer yayınlarsanız da şunu bütün kalbimle söylemek isterim her şey için teşekkür ederim gerçekten hayat kurtardınız.
Yukarı  
 
Gönderen:
Orhan

Yer:
Diger

Tarih:
23 Şubat 2019, Cumartesi
05:00


Sayın YS,bir amacım yoktu bugüne kadar tek amacım kurtulmaktı şirk batağından ...O da galiba bir köle olmaktan geçiyor...Allah razı olsun verdiğiniz bilgiler gerçekten altın değerinde...Bize düşense sadece okuyup idrak etmek ,,çok teşekkür ederim.Çalışmalarınızın devamını dilerim.
Yukarı  
 
Gönderen:
Gūlden

Yer:
Diger

Tarih:
23 Şubat 2019, Cumartesi
01:34


Bizi gerçek islamla tanıştıran sonsuz Yüceye hamdolsun..nasıl şükretsek yetersiz..en ufak gerçegi arayışı cevapsız bırakmayan Sonsuz Merhamet sahibi...Islamı kalbimize en sevimli kılsın şirki -kūfrü en kerih kılsın....
Yukarı  
 
Gönderen:
Bir köle

Yer:
Diger

Tarih:
23 Şubat 2019, Cumartesi
00:24


Sayın meraklı, genel olarak insanların temel sorunu aynı. O yüzden forumda cevabınızı bulmanızın sebebi bu. Ama forumu gözden geçirmek okumak çok faydalı. Fakat forumu okumadan önce YS sitesinin ortaya koyduğu “İslam nedir ne değildir.” yazılarını okumanızı tavsiye ediyorum. Bütün sorularınızı bir yere toplayacak, düzene koyucağını düşünüyorum. Linkleri sıralıyorum:

http://www.yaklasansaat.com/dinler/kuranin_merkezi_kavrami_ilah_islam.asp

http://www.yaklasansaat.com/dinler/kuranin_merkezi_kavrami_abd.asp

http://www.yaklasansaat.com/dinler/Son_din_kuran_islami_buharlastimi.asp

Sitede biraz vakit geçirdikten sonra ne demek istediğimi anlıyacağınızı umuyorum. Allah hepimizin yardımcısı olsun
Yukarı  
 

 

Toplam Kayıt Sayısı: 1440 Toplam Sayfa Sayısı: 36
[««] [«] 1. 2. 3. 4. 5. 6. . . . 34. 35. 36. [»] [»»]  

 

Untitled Document
ys@yaklasansaat.com
anasayfa|evren|gezegenler|dünyamiz|dinler|eski kavimler|cin-seytanlar|haberler|yorum-analiz|seslendirmeler|videolar|site haritasi|iletisim|forum|ys kitaplari
Bu sitedeki yazı, resim ve dökümanlar, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yaklasan Saat'in resmi twitter adresi aşağıdadır. Bu hesabın dışındaki diğer hesaplarla Yaklaşan Saat'in bir ilgisi yoktur: @yaklasansaat