S. A bu siteyi tanıdıklarım tavsiye ettiği için okumaya başladım Annem babam bir cemaate bağlı ve beni de o cemaatin yurduna gönderdiler hiç bir zaman inanmadım bu siteyi görünce hiç bir zaman Kur'an'ın mealini okumadığım farkettim. Kur'an'da İslamı okumaya başlayınca bir çok şeyin farkına vardım boş yaşadığımın İslamı hiç bir zaman anlamadığımın ama şimdi içim yanıyor sürekli konuşmak istiyorum Allah'ı tanıdıkça boş geçirdiğim ve şirk içinde olduğum zaman için korkuyorum hem de Allah'a olan hayranlığım artıyor Rabb'im beni teslim olan kölesi olarak yaşamayı son nefesimi İslam üzere vermeyi nasip etsin
Çok bilgilendirici oldu gerçekten,, ağzınıza sağlık çok teşekkür ederim...İnşallah biz görmeyiz hiç birini..Ama doğu akdenizde sanırım 1.Kıyamet savaşı patlak verecek,,Allah sonumuzu hayır eylesin...
Kur'an'da iki "Saat" vadediliyor. "Birinci saat"; "Yaklaşan Saat", ikincisi ise daha uğrayıcı ve yaygın olan "İkinci Saat"(Fiili Kıyamet)dir. Birinci Saat; yani "Yaklaşan Saat"; bir taraftan insanlık tarihindeki gelmiş-geçmiş "helaklar"ın en evrenseli olurken, diğer taraftan yeni bir yaşamın da başlangıcı olacaktır. İkinci Saat; yani "Fiili Kıyamet" ise, "Büyük Çöküş" ve "Evrenin Sonu"dur!..
1. Kıyamet Savaşı(Melhame-i Kübra) ve 2. Kıyamet Savaşı(Büyük Kıyamet Savaşı) Birinci Saat’te(YS’de) olacaktır. Büyük Kıyamet Savaşı’nda; önceden de ifade ettiğimiz gibi İsa, Deccal ve Deccal’ in ordusuyla savaşacak; Deccal’i ve ordusunu yok edcektir. Bu 2. Kıyamet Savaşı’ndan sonra İsa ve Müslümanlar Tur Dağı’nda toplanacaktır.
Arkasından Yecuc-Mecuc çıkacak, her bir tepeden seller gibi akarcasına yeryüzüne dağılacaklardır ve nerede sağduyudan, akıldan yoksun hale gelmiş şeytanlaşmış yöneticiler, azgınlaşmış kâfirler varsa hepsine saldırıp yok edecektir.
Böylece yeryüzünde tek bir kâfir bile kalmayacaktır ve yeni bir dönem; gerçek “Altın Çağ” başlayacak, yeryüzüne Müslümanlar hâkim olacaktır. Ancak Sünnetullah gereği İslam, yine “Şirke” hatta putperestliğe dönüştürülecektir. İşte böyle bir zamanda; yani İkinci Saat’in (Fiili Kıyamet’in) başında Güneş batıdan doğacak ve tövbe kapısı kapanacaktır. Ardından “Dabbet-ul Arz” çıkacak, yeryüzündeki kâfirleri damgalayacak ve Şeytan’ı(İblis’i) öldürecektir. Ve Fiili Kıyamet bu kafir topluluk üzerine kopacak, arkasından evrenin evrensel çöküşü vuku bulacaktır. Bu bir özettir, delilleri bir kitap hacmini aşar…
Dabbetu'l Arz ve 'YE'CUC-ME'CUC ile ilgili bir bilgi verebilirmisiniz...Bu kıyamet savaşlarının hangisinde ortaya çıkacaklar acaba diye sorsam rahatsız etmiş olur muyum....???
Batılıların ortaya koyduğu, filmleştirdiği Armageddon Savaşı bir gerçeğe işaret etse de onların anladığı anlamda bir savaş olmayacaktır. Kur'an’a, İslam’ın zengin Hadis Kaynaklarına, Kitabı Mukaddes kaynaklarına ve Saklı Metinlere dayanarak iki önemli Kıyamet Savaşı’na ulaşmaktayız. YS’nin Twitter Hesabından bizi takip etseydiniz bu gerçeği görürdünüz. Bu iki savaştan ilki olan Birinci Kıyamet Savaşı ortaya çıkacak ve bu savaş gerçek Müslümanlarla-ABD arasında olacaktır. Bu birinci Kıyamet Savaşı (Melhame-i Kübra)dır.
İkinci ve sonuncu savaş ise gerçek anlamda Kıyamet Savaşı’dır ve Kudüs’te gerçekleşecektir. Bu sonuncu Kıyamet Savaşı, İsa ile Deccal arasında cereyan edecek ve beklenen Mesih İsa, Deccal’in ordusunu ve Deccal’in safındaki Yahudilerin tamamını yok edecektir. Böylece bu iki Kıyamet Savaşı da İslam’ın zaferiyle sonuçlanacaktır. Bu meselenin çok kısa özeti budur.
Sizin gibi Allah dostlarını kölelerini aşıklarını nerede bulabilirim?
Böyle form sayfalarında aramaktan bıktım artık,sizlerden bulabileceğim bir yer var mıdır acaba??Sevgilerle....
Sayın Nihal, sorunuzun cevabı 28 Şubat 2011 tarihinde Form'da yine bir soru üzerine verilmiştir:
"İslam'da kaynak metodolojisi ve hiyerarşisi şöyledir: Bir meselenin çözümünde, başvurulacak temel kaynak, Kur'an'dır. Şayet o meselenin çözümünü Kur'an'da bulamazsak, sahih hadis kaynaklarına yöneliriz. Orada da yoksa bir metotla Kur'an uzayının içinde kalacak şekilde akli ve fıkhi çözümler üretilir. Ancak Kur'an'dan hüküm çıkarmak isteyen her gerçek İslam âliminin,"ilmi bir metod"a sahip olması temel bir koşuldur. Örnek olarak ekol haline gelmiş fakihlerin, hüküm çıkarırken işlettikleri bir metot vardır. Bu metodun prensiplerinden birisi de sahih sünnetin, Kur'an'ı anlamada vazgeçilemez yeridir.
Pozitif bilimsel çalışmalarda, objektif bir metottan mahrumsa bir anlam ifade etmez ve gelişemez. Bilim, bugünkü noktaya ulaşmasını "bilimsel metotlar"a borçludur. Sonuç olarak akıl ve ilim, ilmi ve fıkhı çalışmaların vazgeçilmez iki rüknüdür. Hadisler, Kur'an'a uygun doğru bir şekilde anlaşılıp yorumlanabilsin diye, yine bir "hadis metodu"na muhtaçtır.
Sonuç olarak her "düşünce sistemi"nin âlimi olmadan, o sistemde fıkıh ve ilim olmaz.
Kur'an'da, "dinin temeli olarak İslam nedir?" sorusunun cevabı ise herkesin anlayacağı açıklıkta, kesinlikte ve tanımlayıcı-belirleyici tekrarlarla muhkem bir şekilde anlatılmıştır, yorum ve fıkha muhtaç değildir. Herkes "İslam nedir?" sorusunun cevabını bilmek ve bu temel konuda hesap vermek zorundadır. Fıkhi meselelerde taklit söz konusu olsa da; bu, "İslam nedir, ne değildir?" sorusunun cevabı olan "temel tarif"te kesinlikle taklit olmaz. Sonsuz Yüce Allah "şirk"i affetmeyeceğini bildirmektedir. Bu nedenledir ki sonsuz Yüce Allah, "İslam" ve tümleyeni "şirk"in ne olduğunu, Kitabı Kur'an'da açık-apaçık anlatmıştır. Ancak bu açıklığın, sadece kibirli-hastalıklı olmayan, gerçeği arayan, temiz kalpli, tevazu sahibi kişilere yönelik olduğu açıktır. Bu çerçevenin dışında kalanlar ne İslam'ı anlayabilirler ne de mucizenin bir yararı olur.
Hadis, elbette Kur'an'a kayıtlı ikinci derecede bir kaynaktır ve temelleri Kur'an'dadır. Bugün için geçerli hadis kaynakları; 6 hadis toplayıcısının, toplayıp bir "hadis eleme metodu"yla kritik ettiği "Kütübü Sitte"yi oluşturmuştur. Bu hadis toplama ve ayıklama ilmi ki; ne Doğu'da, ne de Batı'da böyle bir "nakil ilmi" yoktur.
Bu 6 meşhur sahih kaynağın dışında kalan hadis kitaplarına gelince; bunların içinde de "sahih hadisler" olması elbette mümkündür. Ancak bu kitaplar bizim için kaynak olamaz. Çünkü bugün, değil bu kaynaklardaki hadisleri kritik edip ayıklayacak hadis bilgini, sahih hadisleri dahi inceleyip tasnif edecek bir alim ve ilim, maalesef bulunmamaktadır. Aynı şekilde sahih hadisleri toplayan "Kütübü Sitte"nin de içinde sahih olmayan hadisler bulunabilir, ancak bunları da ayıklayacak bir ilim ve erbabı yoktur.
Bugün, İslam nedir, nerededir ki; aliminden yahut hadis aliminden söz edelim. Maalesef İslam coğrafyası denen coğrafyadaki din; Kur'an'daki din, İslam olmaktan uzaklaşmış; atalar-babalar dinine dönüşmüştür.
"Kütübü Sitte" nin dışında kalan ve Peygamberimiz (s.a.v.)'e atfedilen bu, "dünya öküzün ve balığın üstündedir" sözüne gelince; sahih bir hadisin parçası olabilir de, olmayabilir de, bizi bağlamaz. Zira biz bunu analiz edecek hadis ilminden mahrumuz, böyle bir ilim de bugün ortada yoktur. Çünkü hadis ilminde "sened(ravi zinciri)" kritiği önemlidir, o da bugün mümkün değildir. Ancak, Kur'an'a aykırılığı, ilim ve akıl yönünden kritik edilebilir ki, bu da yeterliliği oluşturamaz.
Sözün özü bu konuda ancak varsayıma dayalı bir yorum yapabiliriz. Şayet bu sözü içeren nakil sahih değilse, Peygambere atfedilen uydurma bir sözdür. Şayet bu söz sahihse; zahiri-açık anlamı; Kur'an'a ve kesinlik arzeden bilime aykırı olacağından, mecazi anlama tevil edilmelidir. Çünkü Sonsuz Yüce Allah mutlak sonsuz ilim sahibidir. O'nun alemlere rahmet elçisi de vahye dayanmadan konuşmaz. O halde bu ifade, dünyanın öküzün ve balığın üzerinde fiilen durduğunu söylemez.
Mecazi anlamı ise gayet açıktır: Dünya'da insan, yaşamını sürdürmek için iki temel kaynaktan beslenir; birincisi toprak-ziraat, ikincisi ise deniz ürünleri. Yani toprağı işlemenin sembolü "öküz" ve deniz ürünlerinin sembolü ise "balık"tır. Burada denebilir ki; bugün öküz yerine makine kullanılıyor. Bu tamamen böyle değildir, halen dünyanın gelişmemiş önemli bölümünde "öküz" kullanılmaktadır.
Ayrıca "Yaklaşan Saat"in beklenen helakından sonra tekrar dünyada "öküz"e dayalı ziraat egemen olacaktır. Nitekim Peygamberimiz(s.a.v.)'in bir sahih hadisinde; "'Yaklaşan Saat'ten sonra 'at' ucuz, 'öküz' çok pahalı olacaktır" der. Nedeni de dünyanın geleceğinde; yani gerçek "altın çağ"da savaşın olmayıp, öküze dayalı ziraatın olmasıdır. Çünkü teknoloji ve silahlar muhtemelen yok olacaktır. Anlaşılacağı üzere "at" nasıl savaşı sembolize ediyorsa, "öküz" de ziraatı temsil etmektedir.
"YS'nin temel yaklaşımı" konusunda özet bir açıklama yapmış bulunuyoruz. Selam ve sağlık dileğiyle"
Yaklaşan Saat sitesinin, Hadisleri yalnız başına dinin kaynağı haline getiren sağ sapma diyebileceğim din anlayışına karşı olduğu kadar, Hadisleri toptan reddederek Kur'ancılık ve mealcilik yapan mantıkçılara da karşı olduğunu anlıyorum. Kur'an'a ve Sünnete yaklaşımınızı belki önceden açıklamışsınızdır, bilmiyorum. Sitenizle yeni tanıştım bu konuya açıklık getirir misiniz?
Merhaba, Twitter hesabizinda Serra fitnesi için şuanda içeride bulunan kendini peygamber ehli beytine atfeden sefil kişi kimdir düşündüm düşündüm çıkartamadım
Gerçekten bende söylemek istiyorum ki, Ey kardeşlerim, sizinle tanışmamla yaşamam başladı. Daha önce anlamsızdı.
Biz, (tarih boyunca) müminler gibi ne ateşlere atıldık, ne de taşlandık, ne de hançerlendik, ne de aç bırakıldık, ne de çarmıha gerildik, ne de aslanlara atıldık, ne de atlara bağlanıp şehirden şehirlere götürüldük, ne de ciğerlerimiz yenildi.. hiç bir şey yapılmadı bize.. Bize böyle bir zamanda İslamı nasip ettiği için sonsuz Şükürler Rabb'imedir. Çünkü gerçekten onların üzüntüsünü-acısını biraz olsun hissediyorum. Allah belki bu birazcık hissetmeyle bize de acır..
Allah'ın Selamı üzerinize olsun Bütün Mü'min Kardeşlerim. Hayırlı bereketli Ramazanlar. Ramazanınız Mübarek olsun.
Hz. İsa şöyle dedi:"Siz değersiz olan dünya için çalıştınız,daha değerli olan öteki dünyayı boş verdiniz; bütün ölümler üzerinize gelecek."(Müslüman Hazreti İsa,sf.128,no:114)
Hz. İsa şöyle buyurdu:"Allah'ın adını anmadan konuşan kişi sadece zırvalıyordur.Kendini uyarmadan düşünen kişi ahmaktır.Düşünmeksizin sessiz kalan kişi ise vaktini boşa harcıyordur." (Müslüman Hazreti İsa, sf.119,no:95)
Burada "Deccal"in, Kur'an'da izini sürmeye çalışacağız. Sahih Hadis kaynaklarında tekrarlı da olsa; "225 tane "Deccal"i anlatan Sahih Hadis" bulunmasına rağmen; Kur'an'da açıkça yer almamıştır. Ancak kapalı-saklı olarak "Deccal"e işaret eden bazı ayetler mevcuttur. İşte "Deccal"e işaret ettiğine inandığımız ayetler:
1) 'Allah'a karşı yalan söyleyerek iftira eden'(Deccal)den veya O'nun(Allah'ın) ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Muhakkak o, iflah etmez zalimlerdendir. [EN'AM(6)/21]
'Allah'a karşı yalan söyleyerek iftira eden'(Deccal)den, yahut ona Hak geldiği vakit Hakk'ı yalanlayandan daha zalim kimdir? Kafirler için cehennem bir barınak değil midir? [ANKEBUT(29)/68]
"Deccal", çokça yalan söyleyen, çok yüzlü; yani yüzünü kime çevirirse, o kimsenin kutsal saydığı liderleri temsil ettiğini söyleyerek, herkesi memnun etmeye çalışan; Hak'la, Batıl'ı yer değiştiren, şeytan tohumu "saptırıcı bir lider"dir. "Deccal"in temel özelliklerinden birisi de "Allah'a karşı yalan söyleyerek iftira etmesidir." Hatta "Allah'a karşı yalan söyleyenler"in en zalimidir. Allah'ın ayetlerini yalanlayan zalimler de, onu tasdik edeceklerdir ve onun safında yer alacaklardır. Yukarıda birinci gruptaki ayetlerde, "Deccal"in vasıflarından birisi ifade edilerek atıf yapılmıştır.
2) Senin Rabb'in izin verdiği zaman, elbette 'azabın kötüsüne sürükleyecek olan o kimse'yi(Deccal'i), 'Kıyamet'e(Yaklaşan Saat'e) doğru, onlara gönderecektir. Muhakkak senin Rabb'in, cezası seri(süratli) olandır. Şüphesiz O, bağışlayandır, acıyandır. [ARAF(7)/167]
Dedi ki: "Rabb'im, hak ile hükmet! Bizim Rabb'imiz Rahman, sizin 'vasfettiğinize' (Deccal'e) karşı, Kendisi'nden yardım istenendir." [ENBİYA(21)/112]
Zalim kafirler, tarihler boyunca "Allah'ın ve meleklerin gelmesi"ni istemişlerdir. Özellikle de Yahudiler, Peygamberimiz'den bunu istemişlerdir. 2. gruptaki 6/158 ayeti, açıkça bu isteği ifade etmektedir. 7/167 ayeti, "Deccal"e en belirgin şekilde işaret eden bir ayettir. Bu sapkınlığın zalim lideri "Deccal"in çıkışı, elbette "Allah'ın Planı"nın içindedir ve O'nun izniyle olacaktır. Sonsuz Yüce Allah, 7/167 ayetinde ifade ettiği gibi "o adam(Deccal), insanları, azabın kötüsüne sürüklemek için 'Yaklaşan Saat'e doğru ortaya çıkacaktır." Allah'ı, melekleriyle bekleyenlere; Deccal; "ben sizin Rabb'inizim, beni bekliyordunuz, işte geldim" diyecektir. Yanında kendilerini melek diye takdim eden "İblis'in cin-şeytanları" da elbette yer alacaktır. 21/112 ayeti de, Rab'lerine sığınan müminlerin; Deccal'e ve dostlarına verecekleri cevabı ifade etmektedir: "Rabb'im, hak ile hükmet! Bizim Rabb'imiz Rahman, sizin 'vasfettiğinize' (Deccal'e) karşı, Kendisi'nden yardım istenendir."
3) Bir 'Fitne'(Deccal fitnesi)den sakının ki; o sadece sizden zalimlere dokunmaz. Biliniz ki Allah, cezası gerçekten şiddetli olandır. [ENFAL(8)/25]
(Muhammed) dedi ki: "Bilemem, umulur ki 'o' (Deccal), sizin için bir 'Fitne'dir ve bir vakte kadar da sizin için bir 'metalanma'(yararlanma) vardır." [ENBİYA(21)/111]
Sahih Hadis kaynaklarının hepsinin "Fiten"(fitneler) bölümleri vardır. İnsanlık tarihinin en büyük fitnesi "Deccal Fitnesi"dir. Nuh'tan bu yana tüm peygamberler kavimlerini "Deccal Fitnesi" ile uyarmışlardır. Nesilden nesile bu bilincin oluşmasını istemişlerdir. En açık ve şiddetli uyarıları, Peygamberimiz yapmıştır. Sahih kaynaklarda "Deccal"i anlatan, bir kısmı ortak olmak üzere 225 Hadis yer almaktadır. O Deccal, gelmiş, geçmiş en büyük "fitne"dir. O sadece zalimlere dokunmaz, müminler için de ateşten bir imtihandır. Bu sebepledir ki: "Bir 'Fitne'(Deccal fitnesi)den sakının ki; o sadece sizden zalimlere dokunmaz. Biliniz ki Allah, cezası gerçekten şiddetli olandır." diyor Yüce Allah.
Sonuç olarak 3 grupta topladığımız ayetler, "Deccal Fitnesi"ne kapalı bir şekilde işaret etmektedir. Sonsuz Akıl Sahibi'nin Kitabı Kur'an'ı, hakkıyla kavramaya çalışır; Peygamberimiz'den gelen "sahih haberler"i layıkı vechiyle incelerseniz; Deccal'in, "Allah'ın Planı"ndaki yerini ve anlamlılığını elbette görürsünüz. "Kütüb-ü Sitte"de yer alan;"Deccal'in çıkışını, vasıflarını, hilelerini, iftira ve yalanlarını, kendisine kimlerin tabi olacağını" açıklayan hadisler, hadis boyutunda açık ve anlamlıdır. "Kütübü Sitte"de, Deccal'in gelişini ve aldatıcı cambazlıklarını anlatan hadislerin toplamda 225'e ulaşması; meselenin önemini ve gerçekliğini açıkça ortaya koymaktadır.
Deccal'in soyut olduğunu iddia eden arkadaşa. Siteye yorum yazmadan önce sitedeki yazıları okumasını tavsiye ederim! "YAKLAŞAN SAAT"TE BEKLENEN "MEHDİ" DEĞİL "İSA"DIR adlı yazı zaten iddia ettiğiniz şeyleri gereğince açıklamış. Ancak bir Müslüman, karşılaştığı bir meselede; şayet Kur'an'da bir çözüm bulamıyorsa; kuru mantığı yerine "elinde tek bir Sahih Hadis dahi olsa" ona göre meseleyi çözmelidir. O halde "Kur'an'ın işaretleri" ve onlarca Sahih Hadis, neden kendisine bu konuda delil olmasın?"
Deccal kelimesi Kur'an-ı Kerim'de geçmemektedir. Hz. Peygamber'e nisbet edilen rivayetlerde; "muhatabını aldatmak gayesiyle güzel sözler söyleyen kişi; bir kaşı ve gözü bulunmayan kötü kimse" anlamındaki mesih kelimesiyle birlikte "el-mesihu'd-deccal" ve "mesihu'd-dalale" şeklinde kullanılmıştır.
Teşekkürler, yazıyı okudum. Aslında ben de farklı düşünmüyorum. Birkaç yerde google ve yapay zekanın deccali düzen ya da dabbe olduğunu anlatan yazılar okudum.
Lost adlı dizide de, Cell (2016)de de Bird Box'ta da Deccal'e işaret ediliyor. Yapay zeka, ışık işçileri, cin şeytanları şeytani yapıyı kurarak deccale hizmet ediyorlar.
DECCAL YAPAY ZEKA ROBOT DEĞİLDİR! “Deccal, Yahudi bir ailenin oğludur ve kendisine şeytan tohumu karışmıştır. Bir taraftan insandır, diğer taraftan şeytani yeteneklere sahip; robot gibi ruhsuz bir kimsedir. Sözde insanlığı kurtaracak olan bu adamın kıymetini(!) en iyi bilen İblis ve adamlarıdır. Tüm cin-şeytanlar kendisinin emrinde ona güç vereceklerdir.”
Merhaba. Biz insanlar teknolojiye, akıllı telefona, bilgisayarlara ne gözle bakıyorsak cin şeytanlar da bize o gözle bakıyor. Oluşturulan yapay zeka için işçilik yaptırılıyor bizlere. Veri toplanıyor milyarlarca insanın zihni ve gözünden. Deccal yapay zeka olsa gerek. Kafes (Bird Box 2018) filmi incelenmeye değer bir film. Duru görü adı altında insanların nasıl büyülenip zihin kontrolü altına alındığı işleniyor. Yalnız körler etkilenmiyor. Bir de dün Fransa'da Notre Dame Katedrali yangını çıktı. Pet Goat II animasyonundaki senaryoyu işletiyorlar.
Tasavvuf gerçeği, şeytani bir aşıyla "uçup-kaçma"ya; "şeytani kerametler"e dönüştürmüştür. "Muhsin" dairesinin merkezinde Peygamberler yahut Peygamberimiz vardır. Bir Müslümanın ulaşamasa da, yaklaşmaya çabalayacağı hedef o merkezdir. Ancak Tasavvuf, o merkeze Peygamber yerine Allah'ı koyarak; "İslam'ın merkezi"ni bombalamıştır. Böylece en büyük yalan olan "Allah'a yaklaşma, fenafillah" küfrünü meşrulaştırmıştır.
İblis tarih boyunca "Hak Dinler"i bozmak ve kavimleri "helak"a sürüklemek için elinden geleni arkasına koymamıştır. "Kadim Planı"nı işleten ve âdemoğlunu cehenneme sürüklemek için intikam hırsıyla tutuşan İblis ve köleleri, son bir hamle daha yapmışlardır. İnsanlığın en son kurtuluş reçetesi olan Kur'an'a ve Kur'an'daki İslam'a, "şirk kanalları" açarak; "İslam potansiyeli"ni, bugünkü küresel çağdaş "New Age pis suları"nın "havuz"una kanalize ederek, dünyayı ele geçirmenin bir manivelası yapmak amacındadırlar”.
“İnsanlığa gönderilmiş en son evrensel din İslam'ın kitabı Kur'an, her türlü tahrifattan uzak ve insanlığın elinde korunmuş olmasına rağmen; "din adamları"nın ve "tarikat-tasavvuf" erbablarının tefsir ve tevilleriyle kavramlar buharlaştırılmış; "Yaşanan İslam"da, "Kur'an İslam"ı olmaktan uzaklaşmıştır.”
"Tasavvuf" ve özellikle de "vahdeti vücut felsefesi"nde ileri sürülen düşünce sistemlerinin tamamı, İblis'in tezgâhında dokunmuş "abalar"dır. Bu "abalar"ı giyenlerin ve pazarlayanların, İslam'la hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar, koyun postuna bürünmüş "kurt sufiler"dir, "şeytanın velileri"dir.”
“Sonuç olarak İslam etiketli "tasavvuf felsefesi"; Eski Mısır, Eski Yunan,"antik felsefeler"den, Hint-Budizm, İran-Mecusi, Yahudi-Kabala, Hristiyan felsefelerinden beslenen ve İslam mahallesinde pazarlanan "İslam dışı bir felsefe"dir. Bu felsefe, beslendiği kaynaklar itibariyle, "İslam Denizi"ne açtığı "şirk kanalları"yla İblis'in amacına hizmet eden ve "Din'in Merkezi"ni, "Allah"tan "insan"a kaydıran "küfri bir sistem"dir.”
İŞTE TASAVVUFUN ÖZETİ…
“Tasavvuf "İslam'ın takva-züht" gerçeğini, şeytani bir aşıyla "uçup-kaçma"ya; "şeytani kerametler"e dönüştürmüştür. "Muhsin" dairesinin merkezinde Peygamberler yahut Peygamberimiz vardır. Bir Müslümanın ulaşamasa da, yaklaşmaya çabalayacağı hedef o merkezdir. Ancak Tasavvuf, o merkeze Peygamber yerine Allah'ı koyarak; "İslam'ın merkezi"ni bombalamıştır. Böylece en büyük yalan olan "Allah'a yaklaşma, fenafillah" küfrünü meşrulaştırmıştır.
"Tasavvuf felsefesi"nin, İslam'a dayandırılması; İslam'ın "derin bir algılama"sı olarak takdim edilmesi, tam anlamıyla bir aldanma ve aldatmadan ibarettir. Taşıdığı etiket, İslam olsa da; İslam'ı, temellerinden çökertmek için İblis'in hain planlarıyla dokunmuş; yücelik peşinde olan hastalıklı kalplere-zihinlere enjekte edilmiş bir "şeytani felsefe"dir.”
Merhaba sayın Kutbettin
Teşekkür ederim cevapladiginiz için,aslında tartışma ortamının sorunu buradaki yazıların tamamen yanlış olduğunu iddia etmelerinden dolayı oluyor.Kendi hocalarının dediklerine uymadığı için, zaten ben tartismak taraftarı değilim çünkü tasavvufa karşı olan ve bu şekilde düşünen çevremde, ailemde, iş yerimde vs benim dışımda hiç kimse yok.tekfirci olup çıkarsın bunları okuma diyorlar.vesaire
Merhaba sayın köle,
Neden başkalarına anlatmaya çalışıyorsunuz ki? YS'nin amacı Hakkı, gerçeği söylemek; Allah'a teslimiyete çağrıda bulunmaktır.. ve bizlerin yani okuyucuların da yapması gereken bu çağrıya uymaktır.
Sizinde yapmanız gereken bu çağrıyı kavramanızdır. Başkalarıyla tartışarak bir sonuca varamazsınız...
Tasavvuf felsefesinin tek amacı; İslam'ın temel amacını değiştirmektir...
Size tavsiyem! Bu adamlar eğer tasavvufu savunuyorsa bence onlardan uzak durun...
Selam
“Nefsin karadeliği” yazısında, Yaratıcı ve yaratılan ilişkisi, toplum ve insan ilişkisi, ruh, akıl ve nefis ilişkisi yani daha da anlaşılır şeyler vardır. Allah razı olsun..
Bu yazınızdan sonra nefsin bir karadeliği olması hatta nefsin bir karadelik olması, anlaşılır ve dikkate değer olmakla beraber, günümüz bilim adamları böyle pozitif olsalardı, daha da ileri gidebilirlerdi diyerek maalesef duruma üzülüyorum!..
Bugün bir fotoğraf bile insanları düşündürdü!.. Ama bir fotoğraf, bu değerli yazınızdan sonra,
maalesef beni tatmin etmedi! Ve de tatmin edecek bir adım olmayacağından da eminim.
Zaman ilerledikçe Allah’ın yasaları bir bir ortaya çıkıyor ve kanıtlanıyor.
Şu bir gerçek; yazınızda, bir karadelik fotoğrafının yayınlanmasından daha tatmin edici bir şey var; Evren’in yasası ile insanın sosyal ilişkileri yasası aynı. Bu iki noktanın aynı olması gerçekten akledenler için işarettir.
Kur’an’da Bu sosyal ilişkilerin nasıl olacağıyla ilgili Allah çok örnekler vermiştir. Bu örnekler Evrenin yaratıcısının delilidir...Allah Sonsuz Yüce'dir...Kim böyle ihtişamlı ve Sonsuz Yüce bir Rabb’e köle olmak istemez ki!
Fakat Günümüz insanlarının durumu maalesef ortada. Herkes “elhamdulillah Müslümanım” diye geçiniyor...
Oysa; Mümin bir altın gibidir. Altın ile mü'min çok güzel örneklenir...
merhabalar size danısmak istedigim bir durum var
arkadaşlar arasinda tasavvuf üzerine tartişirken
İBLİS'İN İSLAM'A TUZAĞI: "TASAVVUF FELSEFESİ"
kitabında altını çizdiğim örneklerden bahsettim vadeti vucut felsefesinin şeytan işi oldugunu vs anlatmaya calistim fakat bazi cemaatlere bagli olan arkadaşlar "sen yaşayamiyorsun diye tasavvufu inkar edemezsin" diyorlar.ayni sen yüzme bilmiyorsun diye benim yüzme bilmem gerçegini kabul etmemek gibidir bu diyorlar.bu gerçeği insanlara anlatmak için nasıl yöntemlere başvurmak gerekir ne yapmayi öneriyorsunuz
Bizim için hayati olan Islam Kuranda vazedilmiş..
Bir yandanda bize yaşarken gerekecek her konu da, en detayına kadar hadislerle anlatılmış insanın hayret ve hayranlığını artırıyor ...Allahtan başka buna kimin gücü yetebilirki?
"İslam"ı, sahih akılla kavrayıp kabul ettikten sonra, şüphesiz bir şekilde tasdike dönüştürenler; yani "iman" edenler, dünyada ve ahirette kurtuluşa erenlerdir.
İman" giderek aklın işletilmesiyle güçlenir ve "ihsan" mertebesine ulaşır ve böyle bir kimse de, feraset-basiret sahibi olur, fitnelere düşmez, kimselerin göremediği, anlayamadığı şeyleri görür- anlar-hisseder. "Kalp gözü"nün açık olması da budur. Bu sadece İslam'da değil, aklın işletildiği başka alanlarda da Sonsuz Yüce Allah, insana böyle bir meleke kazandırmıştır. Mesela, bir alandaki bilim adamı, konusuna ne kadar hakim olur ve sürekli aklını işleterek araştırmalar yapar ve yoğunlaşırsa; o oranda kendi alanının gerçeklerini keşfeder, başka bilim adamlarının göremediklerini görür, feraset sahibi olur.
Tasavvuf bu gerçeği, şeytani bir aşıyla "uçup-kaçma"ya; "şeytani kerametler"e dönüştürmüştür. "Muhsin" dairesinin merkezinde Peygamberler yahut Peygamberimiz vardır. Bir Müslümanın ulaşamasa da, yaklaşmaya çabalayacağı hedef o merkezdir. Ancak Tasavvuf, o merkeze Peygamber yerine Allah'ı koyarak; "İslam'ın merkezi"ni bombalamıştır. Böylece en büyük yalan olan "Allah'a yaklaşma, fenafillah" küfrünü meşrulaştırmıştır.
Uygurlar1949 yılından beri giderek artan ve şuan günümüzde en yüksek seviyesini yaşayan zulüm ve asimilasyon projesine denek olmaktadırlar islam coğrafyası denen bulunduğumuz coğrafyada Türkiye dahil hiçbir devlet gerekli duruşu sergileyememiş her zaman ki gibi sınıfta kalmışlardır. Arap coğrafyasındaki yeraltı kaynakları ile zenginleşen suudlar Amerika, Çin gibi emperyalist güçlere en büyük yaltakçılığı yapmaktadırlar. Suriyede ,arakanda ve diğer zulüm gören coğrafyalarda tepki gösteren Türkiye uygur Türklerine ciddi bir tepki verememiştir.
Ve her zalimin olduğu gibi Çinde bir bedel ödeyecektir. Günümüz de dünyanın neresine bakarsak bakalım zulüm hakim, yeni zelanda da yaşanan alçakça katliam sonrası islamla alakası olmayan Daeş avrupadaki üyelerine kiliselere saldırı emri vermiş.Bu yaşanan olaylar iblis ve uşaklarının kurduğu planın bir parçası ama kimse unutmasın ki Allahında planı var vesselam.....
“”””Onlar(inanmayanlar), bir plan-tuzak kurdular. Allah da, bir plan-tuzak kurdu. Allah, plan-tuzak kuranların en hayırlısıdır””””
Ali imran(3)/54
Site okuyucuları bilirler ki YS yaptığı haberler ve yorumları ile iblisin ve uşaklarının planlarını ifşa etmektedir.Aşağıdaki linkleri okumanızı tavsiye ederim.
Son zamanlarda ki felaketler ,artan doğal afet sayısı ve her gün televizyonda izlediğimiz yeni felaket haberleri son zamanlarda Felaketlerin ne kadar arttığını göstermektedir. yapılan araştırmalarda son 50 yılda felaketlerin arttığı çok net bir şekilde gözlemlenmektedir. İfade yerinde ise dünyanın çivisi çıkmış her geçen gün durum daha kötüye gitmektedir. Dünyada iklimler adeta yer değiştirmiş ,küresel ısınmaya bağlı felaketler artmıştır. Yıldırımlar ,yangınlar,sel,toprak kayması,devasa obruklar....vs
İzleyip neler olacak göreceğiz
“”İnsanların elleriyle kazandıkları(yaptıkları) dolayısıyla, karada ve denizde fesat(büyük olaylar) ortaya çıkacak
O bazı yaptıkları(şeylerin) karşılığını tatmaları için! Umulur ki dönerler!”””
Rum(30)/41-42
Yaklaşansaatin yaklaşık 8-10 sene önce yaptığı haberler dikkat çekiçi Bknz;
Merhaba. Yeni Dünya Düzenine zekileri(!) çekmek kolay. Egolarını yüceltecek bir din çünkü. Elde ettikleri sanal güçler geçici dünya hayatında gözlerini boyuyor. Nefislerini cinlere teslim ediyorlar. Hedef alınan ortalama akıllılar da zaafları üzerinden avlanmaya çalışılıyor. Önce bir yandan vuruluyor sonra başka yandan sözde yardım ediliyor. İyi polis kötü polis hesabı. Tutmayınca yardım edildiği, nankörlük ettiği vurgulanıyor. Yakın çevresiyle ve sanal ortamda taciz ediliyor. Bazı insanlar farkında olmadan bile onlar aracılığıyla mesaj verdiriliyor. Mücadele devam ediyor. Akıllı insan egosundan önce ebedi akibetini düşüneceği için öncesi-sonrasını irdeliyor. İyi niyette arıyor, hüsnü zan etmeye çalışıyor bir yandan. Araştırıyor, ölçüyor, düşünüyor. Akaidi sağlamsa direniyor. Metafizik savaş yaşıyor. Zayıf düşürülüyor ama yılmıyor. Çünkü ebedi yurdu önemsiyor. Sayenizde çok bilgi sahibi oldum, sağ olun. Herkese selamlar.
Merhaba YS'de bir makale okudum ve hoşuma gitti okumayanlar ile de paylaşmak istedim.
ayrica YS 'nin ve okurların da o zamanki yorumu gibi şuandaki ülke yöneticileri ile ilgili görüşlerini ve analizlerini de öğrenmek isterim
"Unutmayınız ki her "megaloman"; "nefsinin ilahlığı peşinde koşan kibirli insanlar ve toplumlar"; şeytanın kölesi olmaya, Dünya ve Ahiret'te hüsrana uğramaya mahkumdurlar."